Müslümanların öz kıyafetleri ve fıtrata uygunluk
Kıyafet örtünmek içindir, açılmak için değildir. Müslümanlar kapalı giyinirler ve kadın olsun, erkek olsun, vücut hatlarını belli etmeyecek bir örtüye...
Kıyafet örtünmek içindir, açılmak için değildir. Müslümanlar kapalı giyinirler ve kadın olsun, erkek olsun, vücut hatlarını belli etmeyecek bir örtüye bürünürler. Bizim örtünmede asıl gözeteceğimiz husus budur.
Kapalılığı ve vücudunun tamamının örtülmesini sağlayan kıyafetler Müslümanların öz kıyafetleridir.
En başta bunları belirteyim. Öyle lafı uzatmaya ve eğik bükmeye gerek yok.
Tabii, geleneğe uygun giyinme, coğrafyaya uygun örtünme de mümkündür.
Sarık, şalvar, fes, başörtüsü, çarşaf, cilbab diyeceğimiz örtüler ve kıyafetler bir Müslüman için asıl (öz) giyinme malzemeleri olsa da bunların yanında, elbette örfe, geleneğe ve coğrafyaya göre giyinen ve burada da aklı, vicdanı esas alarak kapalı giyinen herkes esasında İslami giyinmiş olmaktadır.
Elbette İslam “illa da sarık, şalvar, kalpak. fes giyeceksin” diye bir kuralı emretmez. Ancak örfe, coğrafyaya göre giyinmek en tabii olandır. Yöresel olsa da Kafkaslardaki kalpak, Boşnaklardaki fes, bu mana itibariyle elbette İslami’dir.
Esasında giyim ve kuşam konusunda kural ve nizam bellidir. Fıtrata uygun davranmak. İşte kural budur.
Müslümanların sarık, şalvar, kalpak, fes, başörtüsü, çarşaf, cilbab diyeceğimiz örtüler ve kıyafetleri giymeleri tabi ve fıtrata da uygunluğu da beraberinde getiriyor.
Bu kıyafetler sadedir, tabiidir ve oldukça basittir.
Allah giyim ve kuşam vesilesiyle üstünlük peşinde olanları, kibir ve şişkinliklerini kıyafetle de sergileyenleri asla sevmez.
Allah (cc) gösterişi sevmez. Allah (cc) kibri sevmez.
Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (asm) şöyle buyurmaktadır:
“Böbürlenerek elbisesini yerde sürüyen kimsenin suratına Allah Teâlâ kıyamet gününde bakmaz.”
Kıyafetleri bir üstünlük ve gösteriş vesile yapanlara lanet olsun.
Tekrar ediyorum, kıyafetler örtünmek içindir. Kıyafetler avret mahalleri başta olmak üzere vücudu kapatmak ve gizlemek içindir.
Bu durum hem erkekler hem kadınlar için böyledir.
Kıyafetler örtünmek içindir. Bu bir.
Kıyafetler gösteriş ve üstünlük taslamak için değildir. Bu da iki.
Fıtrata uygun kıyafetler bellidir. Bu da üç.
Bu yazıda esasında bu üç hususa dikkat çekiyorum.
Maksadım bu üç noktayı belirtmektir. Belirttim. Elhamdülillah.
Bu üç noktadan devam edelim.
Bir başka mühim hususu da belirtelim.
Kıyafetler kadınlar için aynı zamanda bir koruma ve zırhtır. Özellikle de kadınlar için bu böyledir.
Kıyafet ve giyinme konusuna bu açıdan baktığımızda kıyafetlerin en uygunu kadınlar için cilbab’tır. Yani çarşaftır.
Cilbab Allah’ın kadınlar için emrettiği bir kıyafettir.
Kuran-ı Kerim’de Yüce Rabbim kıyafet ve giyinme ile ilgili olarak, bu hususlarda yol gösteriyor:
“Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve Mü'minlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine salsınlar. Bu, salma onların bilinmeleri ve eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir.” (Ahzab Suresi, 59)
Nisa Suresi 31 ayet de Müslümanlar içindir ve nasıl giyinecekleri içindir.
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!”
Bu yazıda giyinme ve kıyafet ile ilgili olarak şu dört hususu buraya kadar belirttim.
1-Örtünmek.
2-Tabi olmak.
3-Korunmak.
4-Fıtrata uygunluk.
Bunlara bir beşinci husus olarak “haya (utanmak)” hususu eklenebilir.
Evet, örtünme ve giyinme konusu beraberinde haya ve utanma konusunu da gündeme getirir.
Bizim inanç sistemimiz çıplaklığa asla yer vermez. İnsanın en hayalı ve en takvalı olanı kendi başına olduğunda da örtünmeye ve kapalılığa riayet edendir.
“Allah hayâ edilmeye insanlardan daha lâyıktır.” (Hadis-i Şerif)
Evet, hakikat budur.
Ey insan, sen hiçbir zaman yalnız değilsin! Allah seni her daim görüyor.
5-Haya (Utanmak)
İşte ölçümüz ve mihenk noktamız bunlardır.
Altıncı bir hususu da örtünme ve giyinme hakkında yazdığımız bu yazı çerçevesinde belirteyim.
6-Akıl, ahlak ve vicdan.
Giyinme ve örtünme konusunda da kural elbette, yine akıl, ahlak ve vicdandır.
Hiçbir akıl, ahlak ve vicdan kuralı açıklık ve saçıklığı teşvik edemez.
Nefis ve şeytan açıklık, saçıklık ve sapkınlığı teşvik eder.
Giyinme ve örtünme konusunda iş gelip akıl ve vicdan ile nefis ve şeytan ayrımına dayanıyor.
Hangisine tabi olacağız? Örtünmede bir yol ayrımına geliriz. Giyinmede bir tercih ile karşı karşıya kalırız.
Şeytana ve nefsimize mi uyacağız? Aklımıza ve vicdanımıza göre mi hareket edeceğiz?
Önemli nokta işte burada başlıyor. Biz elbette Müslümanız ve akıl ile vicdan yolunda hareket edeceğiz.
Aklımız ve vicdanımız örtünmeyi gerektiriyor. Giyinmek süs ve gösteriş için değildir. Giyinmek, örtünmek içindir. Bunların hepsini aklımız ve vicdanımız söylüyor.
Evet bu yazımızı da bir ayet-i kerime meali ile sonlandırıyorum:
“Şüphe yok ki Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkeklerle Allah’ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb Suresi, 35.)
Vesselam.