Müslüman kişi bencil olamaz
Bencillik öyle bir felakettir ki önlem alınmazsa, insan bencillikten kaynaklanan zararlardan korunmazsa, maazallah, bencillik, insanı uçuruma götürerek...
Bencillik öyle bir felakettir ki önlem alınmazsa, insan bencillikten kaynaklanan zararlardan korunmazsa, maazallah, bencillik, insanı uçuruma götürerek öldürür ve yok eder.
Elbette bencillik insanı bedenen öldürmez, ruhen öldürür.
Hatta bencillik insanı bedenen belki sağlıklı gibi gösterse de o zinde görünen bedende ruh da yoktur, insanlık da yoktur.
Bencillik, bir felaket olduğu kadar bir hastalıktır da.
Bencil adam öyle bir hastalıkla kendisini sakatlamıştır ki, Dünya sanki kendisinin etrafında dönüyor ve yaratılmış her şey sanki kendisine hizmet edecek gibi yanlış bir algı içindedir bencil.
Bencillik bir düşkünlüktür. Bencil kişi bedenine o kadar düşkündür ki, sabah akşam spor yapar, kasını geliştirir, kaşını ve gözünü güzelleştirir, kılık kıyafetini pahalılaştırır, bedeni olarak oldukça titiz olup da ruhunun ihtiyaçlarını göz ardı eder.
İşte bu davranışlar bencilcedir.
Bencil kişi bedenini süsler, güzelleştirir de ruhunu çirkinleştirir.
Şimdi buradan bedenine, kılık kıyafetine özen gösteren herkesi bencil olarak gördüğümü sanmayın.
Elbette insanlar bedenini de sağlıklı ve zinde tutmak için çabalamalıdır. Ancak sırf bedeni ve sırf kıyafetleri ile ilgilenip de hayattaki diğer canlıları, diğer varlıkları önemseyenler bencildir.
Şair bakın ne söylemiş:
“Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya!”
Orhan Veli bu şiiri seslendirdiğinde hiç düşündü mü bilinmez, bu şiirde bencilliğin bir tarifi var.
Yalnızca kendini ve kendi bedeni ihtiyaçlarını düşünenler bencildir.
Yalnızca kendi bedeni ile ilgilenip Dünya umurunda olmayan insanlar hastadır.
O hastalığın tedavisi için bencil, doktora değil, mütefekkirlere, alimlere, hocalara gitmelidir. O hastalığın tedavisi için bir seyahat gerekmektedir. Tabi o seyahat doktorun olduğu yere değil, öncelikle insan kendi içine seyahat etmelidir. Öncelikle insan kendini bilmelidir.
İnsan her şeyi bilse kendisini bilmese bencildir.
Bencillik ile bilinçsizlik bir arada hareket eder. Bencillik ve bilinçsizlik iki zararlı etkendir.
Bencillik, doğuştan değildir. Bencillik insana sonradan, sağdan-soldan edindiği alışkanlıklar ile dahil olur.
Bencillik esasında insana yapışmış, musallat olmuş bir zararlı etkendir. O yapışan şeyi, o musallat olan etkiyi insan alıp da üzerinden atmazsa, o durum, o insanın felaketi olur.
Bu tanımdan çıkan sonuca göre, bencillik bir araz’dır.
Bencillik esasında bir hastalık dahi değildir. Hastalıkların kalıcı olanlarına çare yoktur. Ancak arazlar kalıcı değildir. Siz isterseniz o araz’dan kurtulabilirsiniz.
Bencillik bir arazdır.
Araz nedir?
Araz, “sonradan ve ansızın baş gösteren, varlığı devamlı ve zorunlu olmayan durum, hastalık, felaket” gibi anlamlara gelir.
İnsanda iki büyük hususiyet vardır. Birincisi cevher (öz) ve ikincisi araz’dır.
Cevher insanda zorunlu olandır ve insandan ayrılması mümkün olmayandır. Buna göre insanın ruhu bir cevherdir. Ruhsuz insan olmaz.
Araz, zorunlu değildir. Araz, cevherin aksine, varlığı insanın kendi tabiatının gereği değildir. Araz, normal bir durum değildir. Araz, anormal bir haldir. Mesela yaz mevsiminde günün çok soğuk ve fırtınalı olması, normal değil anormaldir.
Aristo’dan itibaren filozoflar, cevher ve araz üzerinde çeşitli fikir ve düşünce geliştirmişlerdir.
Aristo araz hakkında şu tanımlamada bulunmaktadır: “Bir şeye ait olduğu sanılan ve onun hakkında doğru ve yerinde olduğu düşünülen, ancak ne doğru, ne de ona ait olmayan şeyler araz’dır.”
Aristo diyor ki, “araz, bir aldatmacadır.” Bencillik de bir araz olduğu cihetle bir aldatmacadır. Nefsin aldatmacası araz’dır, bencillik’tir.
İslam filozofları da “araz” konusunda düşünmüşler ve fikir geliştirmişlerdir. En başta da Farabi bu hususta görüşler sunmuştur Farabi, arazların insana yapıştığında insanın onu benimsemesi halinde farkına varmadan, sanki onu normal gibi görmeye başladığından bahseder.
Bu durumda bencillik arazı insana yapıştığında ve artık o yapışkan durum ondan ayrılmadığında ve kişi onu normal saydığında en tehlikeli hal meydana gelmektedir.
Zaten günümüzdeki durum budur. Kişi bencillik arazını fark etmiyor bile.
Adam hasta ve fakat kendisini normal sanıyor.
Adam, bencilliğin bir araz olduğunu fark etse onu alıp da atacaktı. Ancak fark edemiyor.
Şöyle bir örnek vermek gerekirse, yolda giderken bacaklarınızın arasından, pantolonunuzun paçasından size bir akrep yapışsa, onu fark etmeden yürüseniz, onu dışarıya atmanız mümkün olmaz. Ancak akrebin bacaklarınızda olduğunu fark ederseniz onu atmak istersiniz.
Bencillik bir akreptir, sizi sokmasına izin vermeyin. Fark edin ve atın, kurtulun.
Yazımın en sonunda şu dua ile Yüce Rabbime sesleniyorum:
“Ey Yüce Rabbim, bizi tüm felaketlerden, tüm hasatlıklardan ve tüm araz’lardan koru. En başta da bencillik araz’ından bizleri koru ve o araz’a bizleri düşürme, o araz’a bizleri müptela eyleme. Amin.”
Son söz: “Müslüman kişi bencil olamaz.”
Evet, böylece, yazımızın başlığında belirttiğimiz hususu sonunda da belirttik.
Evet, tekrar belirtiyorum, “Müslüman kişi bencil olamaz.” Çünkü Müslüman kişi bilinçlidir. İslami bilinç ile bencillik bir araya gelemez.
Vesselam.