Kurtarıcı beklemek
Bir tanıdığımın 20-25 yıldır sıkça söylediği bir söz var. Yazıma önce o sözle başlayayım: “Allah (cc) bu Millete, Fatih Sultan Mehmed gibi bir sahip...
Bir tanıdığımın 20-25 yıldır sıkça söylediği bir söz var. Yazıma önce o sözle başlayayım: “Allah (cc) bu Millete, Fatih Sultan Mehmed gibi bir sahip göndersin.”
Bu dilek ve dua güzel de, insan neden kendisi Fatih Sultan Mehmed gibi olmaya çalışıp da çabalamıyor?
İstese herkes bir Fatih Sultan Mehmed Han gibi olamaz mı? Olamasa da, O’nun gibi olmaya çalışamaz mı?
Evet, hepimiz istersek Fatih Mehmed Han gibi olabiliriz. Olamasak da, en azından bu uğurda çalışıp da yol alabiliriz. Zaten Bizden istenen de “yol almaktır ve çabalamaktır.” Selahaddin Eyyubî için söylenir: Kudüs’ün fethi için yola çıktığında, bir kişi kendisine gelerek, “Sen Kudüs’ü fethedecek ve zafer elde edeceksin.” Bu söz üzerine Selahaddin Eyyubî o kişiye, “hayır benim işim zafer değil, benim işim sefer. Ben sefer için yükümlüyüm, zafer için yükümlü değilim” şeklinde seslenmiştir. Biz de zaferden değil seferden sorumluyuz. Her mü’min bu anlayışla bulunduğu yerde kendine düşen görevi yani sefer ve zafer için hazırlık işine yerine getirmelidir. Ondan sonrasına karışmamalıdır. Gel gör ki, bizler kendimizi zafere odaklarken, sefer ve hazırlık noktasında çok da duyarlı ve azimli değiliz. Önemli olan hususun “yola çıkmak ve o yolda azimli çalışmak” olduğunu ya tam olarak idrak edemiyoruz, ya da tembellik dolayısıyla, “yola çıkmayı ve çalışmayı” başkasından bekliyoruz. Herkes her şeyi başkasından beklerse ne olur? “Sıfıra sıfıra, elde var sıfır” dedikleri durum bu olsa gerek! Fatih Sultan Mehmed Han gibi bir Lider’i beklerken, Biz miskin miskin oturuyor ve tembellik içerisinde yuvarlanıp gidiyorsak, varacağımız yer elbette zirveler değil aşağılardır. Bu tesbitleri net olarak ifade ettikten sonra, asıl söylemek istediklerimi aşağıda açıklamak istiyorum.
İslam Toplumlarında “kurtarıcı beklemek” çok yaygın ve yanlış bir anlayıştır. Mehdi bekleniyor, Hızır bekleniyor, Kurtarıcı Lider bekleniyor. Bekleniyor da beklenir. Kardeşim ne bekliyorsun?
Kur’an-ı Kerim’de “insana ancak çalıştığının karşılığı var” diye ikaz ve açıkça beyan yok mu? Bu beyana neden kulak verip de dinlemiyorsun. Kur’an-ı Kerim’de, “aklını kullanmayanların üzerine Allah’ın pislik yağdıracağına” dair uyarılar yok mu? Var. Öyleyse, bu ikazlara neden kulak verip de dinlemiyorsun?
Bu noktada şu hususu açıkça ifade etmeliyim: “Mehdi, Hızır ve Kurtarıcı Lider’ler vardır ve gerçektir.” Bunlara inanıyorum. Ancak, bunlardan önce her mü’minin kendisinin birer Mehdi, birer Hızır ve birer Kurtarıcı Lider gibi heyecanla ve azimle İslam Yolu’nda çalışmasına ve imanla mücahede etmesine daha çok inanıyorum.
Bu çalışma olmazsa ve mücahede edilmezse, tembellik ve atalet olur, uyuşukluk ve sefahat olur.
Yazımı iki şiirden mısralar ile bitiyorum.
Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Bu mısralar Mehmed Akif Ersoy’a ait olan Ye’is adlı şiirden alınmıştır. Aşağıda da Arif Nihat Asya’ya ait Fetih Marşı isimli şiirden mısralar mevcuttur.
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..
Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..
….
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!..
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!..
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!..
Evet, yazıma Fatih Sultan Mehmed Han ile başladım ve yine O’nunla bitiyorum. Türk Tarihi’nin tartışılmaz en büyük dehası ve en büyük ismi Fatih Sultan Mehmed Han’dır. Yüce Rabbim (cc) Bizleri Fatih’in yolundan ve O’nun istikametinden ayırmasın. Ve O’nun gibi iradeli, çalışkan, bilgili, azimli ve kararlı eylesin. Amin.
Not: Bir Fatih Sultan Mehmed daha bu Dünya'ya gelmelidir. Belki de gelmiştir. Bu da ayrı bir konudur. Bunu da belirtmeyi görev biliyorum. Biz çalışalım yeter ki. Ve O'nun hizmetinde bulunmayı nasip eylesin Yüce Mevlam (cc). Amin.