EYT'nin bir daha gündeme gelmemesi için: 9000 ve 10800 gün kuralı

“EYT de EYT” diyerek neredeyse 3 yıldır yeri, göğü inlettiler. İnletme değil yeri, göğü incittiler. (Gündemi işgal ettiler ve zamanımızı aldılar. Ondan dolayı...

“EYT de EYT” diyerek neredeyse 3 yıldır yeri, göğü inlettiler. İnletme değil yeri, göğü incittiler. (Gündemi işgal ettiler ve zamanımızı aldılar. Ondan dolayı “incittiler” diyorum. Bir de bu EYT Ülkemizin ekonomisine yük getirdiği için “incittiler” diyorum.)

Dernekler kurdular, mitingler yaptılar. Bağırdılar, çağırdılar. Hele sosyal medyayı o kadar etkili kullandılar ki, adamları duymayan kalmadı. İnsanlar, bu 3 harfli kısaltmayı çok duyduklarından mecburen EYT de nedir demeye başladılar.

Ben şahsen “EYT EYT” diye bunu ilk gündeme çıkarttıklarında konuyla çok ilgilenmedim. Hatta bu EYT'nin açılımının ne manaya geldiğini dahi bir müddet bilmiyordum.

Kendi kendime “bu EYT de nedir” diye sorduğum oldu.

Mecburen öğrendik. Çünkü kaçış yoktu. Başta Twitter olmak üzere adeta tüm sosyal medyayı esir aldılar. Biz de sosyal medyada bu kadar yer kaplayan bu üç harfin ne olduğunu nihayet öğrendik.

E-m-e-k-l-i-l-i-k-t-e Y-a-ş-a T-a-k-ı-l-a-n-l-a-r. Evet, işte burada harf harf, hece hece yazdığım EYT buymuş. ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’mış.” Gerçi isim biraz sorunlu. Emeklilikte insanlar niye yaşa takılır ki? Neticede emeklilik zaten yaşa bağlı ve yaşamaya bağlı. Yaşarsan, hizmet süreni doldurursan ve primlerini de tamı tamına yatırmış isen emekli olursun. Konu bu kadar basit ve net.

Bunun yaşa takılmayla alakası ne olabilir diye düşündüğünüzde hemen karşınıza emeklilik ve sosyal güvenlik ile ilgili bazı kanunlar gelir. Bir de sözkonusu kanunlar ile emekli olma sisteminde getirilen yeni düzenlemeler akla gelir.

8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı Kanun ile birlikte kadınlarda emeklilik yaşı 58, erkeklerde 60 oldu. 2006 yılına gelindiğinde ise ilk kez sigortalı olarak işe başlayacaklar için 5510 sayılı Kanun ile emeklilik yaşı 65’e yükseltildi. Ülkemizde emeklilik sistemi ve emeklilik yaşı sık sık değiştirilmektedir. Bu doğru değil. Bir başka doğru olmayan husus da bir insana, “Ülkemiz şartlarında 65 yaşında emekli olacaksın” diye Kanun çıkartmaktır. Ülkemizde insanların ortalama ömürleri kaç yaş ki? Bildiğim kadarıyla erkeklerde 65, kadınlarda 70, ortalama ömür olarak istatistiklerde yer almaktadır. Bu ahvalde bir insana, “ancak 65 yaşında emekli imkanları sağlamak” elbette yanlıştır.

Konumuzla ilgili gördüğüm başka yanlış da şu: Emeklilik sisteminde çok fazla Kanun var ve çok da karışık mevzuat var. Normal bir vatandaş nasıl, ne şekilde ve ne zaman emekli olabileceğini anlayamıyor.

1999 yılında çıkartılan 4447 sayılı Kanun ve 2002 yılından çıkartılan 5510 sayılı Kanun yanında, yine 2002 yılında çıkartılan 4759 sayılı Kanun var. Bir de 5434 sayılı Kanun var. Evet, bu Kanunlar çerçevesinde emeklilikte 1999 yılını temel alan bir emeklilik sistemi var.

8 Eylül 1999 tarihine kadar olan dönemde sigortalılık süresini ve prim gününü tamamlayan çalışanlar emekli olabiliyordu. Daha sonra Emeklilik Kanunlarında yapılan değişikliklerle bu iki kriterin yanına bir de yaş kriteri eklendi. Böylelikle 1999’da yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sisteminde yapılan değişiklikle emekli olma yaşı değişti. Kişi süreyi doldurmuş olsa ve primlerini yatırmış olsa da erkekler 60, kadınlar 58 yaşına gelmemiş ise emekli olamıyor. İşte mesele burada başlıyor ve EYT buradan çıkıyor. EYT o Kanundan dolayı gündemi işgal ediyor. Özellikle de seçimler öncesi oldukça ağır bir şekilde gündeme oturuyor ve hiç de gündemden düşmüyor.

TV’lerde, gazetelerde neredeyse her gün bir EYT haberi çıkıyor. TV’lerde bilenin de bilmeyenin konuşturulduğu haber/tartışma programlarında neredeyse haftada bir-iki gün “EYT geldi, EYT gitti” diye her kafadan ayrı ses çıkıyor.

Geçen günler içinde Hükümet Yetkilileri tarafından bir karara varıldı da rahatladık. Artık EYT gündemden düşer. EYT gündemden düşer mi? Bu gidişle, yoksa her seçim öncesi tekrar gündeme mi gelir? Yine mi EYT diyeceğiz yoksa!

Şimdi, Hükümet Yetkilileri birkaç gün önce karar aldı ve 8 Eylül 1999 tarihinden önce sigorta kaydının bulunması, 5000 günlük prim ödemesinin tamamlanması, Kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl sigortalılık süresinin dolması şartıyla EYT sorununu giderdi.

Ancak burada 8 Eylül 1999 tarihi bir milat olarak yer alıyor. Gelecek günlerdeki seçimlerde 8 Eylül 1999 yerine mesela 8 Eylül 2003 ya da başka bir tarih gündeme gelecek ve “bu tarihten önce işe girme şartıyla” diye başlayacak kararlar alınacaktır.

Esasında bunlara hiç gerek yok. Emeklilik için şu basit teklifim tüm sorunları çözer. Erkekler 10800 gün ve kadınlar 9000 gün üzerinden prim ödemek şartıyla emekli olabilir diyerek sorunları çözmek mümkündür.

Benim de adaletsizlik olarak gördüğüm erkeklerde 60 ve kadınlarda 58 olan emeklilik yaş sınırı doğru değildir. Bu doğru olmadığı gibi kadınların 38, erkeklerin 43 yaşında emekli olmalarını sağlayan 1999 yılından önceki emeklilik sistemi de yanlış idi. 18 yaşında işe giren bir kadın 20 yıl üzerinden 7200 gün prim ödeyerek 38 yaşında, 18 yaşında işe giren bir erkek 25 yıl üzerinden 9000 gün prim ödeyerek 43 yaşında emekli oluyordu ki o sistem oldukça yanlıştır, hatta saçmadır.

Onun yerine kadınlar için 9000 gün prim ve 25 yıl, erkekler için 10800 gün prim ve 30 yıl üzerinden, bu temel çerçevede getirilecek ve elbette ayrıntıları daha da adil olarak belirlenecek bir emeklilik sisteminde bir kadının ortalama olarak 45-50, bir erkeğin de 50-55 yaşları arasında emekli olması mümkün olacaktır. Herkesin 18 yaşında işe giremeyeceği ve genelde insanların üniversite ya da liseyi bitirdikten sonra işe girdiği gerçeği ile hareket edersek anlarız ki, işe girme yaşları genelde 20 yaşından sonra olmaktadır. Bu durumda da bir kadının 50, bir erkeğin 55 yaşına doğru emekliliği hak etmesi sözkonusu olacaktır ki biraz önce belirttiğim (38 ya da 43 yaşında erken yaşlarda emeklilik gibi) yanlışlık ve absürt durum da ortaya çıkmayacaktır.

Zaten özellikle Devlet Memurları emekliliği hakettikleri yaşlarda genelde emekli olmuyorlar. Özellikle erkek memurlar 65 yaş haddine kadar bekliyorlar ki, bu durumda memurların birçoğu için emeklilik yaşı esasında 65’tir. Memurların 65 yaşında kadar emekliliği beklemelerinin bir nedeni de işlerinin rahat olmasıdır. Diğer nedeni de emekli olduklarında maaşlarının çok düşmesidir. Bu iki nedenden dolayı Memurlar için emeklilik mevzuatı ve yaş durumunun çok fazla sorun teşkil etmediğini düşünüyorum. Elbette emeklilik sisteminde sorun teşkil ederek gündemde yer işgal edenler işçi, esnaf, çiftçi ve benzeri serbest çalışanlardır.

Evet, bu hususta sözü uzatmaya gerek yoktur. EYT konusu, bundan sonra bir daha asla gündeme gelmemelidir. Böyle bir gündem özellikle İş Dünyasını rahatsız etmekte ve fuzuli yerde tartışmaya neden olmaktadır. Bir de bu şekilde yaş sınırını değiştirmek ve erken emeklilik kararları Devletimize mali yük oluşturmaktadır. EYT tartışmalarının enflasyona da olumsuz etkisi olur. İşte bu sebeplerden dolayı bundan sonra EYT asla gündeme gelmemelidir. Bunun için de bu yazıda belirtiğim “9000 ve 10800 gün kuralı” uygulanmalıdır. Emeklilik konusu böylece karmaşık olmaktan çıkartılıp basit hale de getirilecektir.

Evet, “EYT” inşallah bir daha gündeme gelmez. Temennimiz budur.

Yazımızın en sonunda EYT düzenlemesi için sözkonusu kararı alan ve EYT’yi gündemden düşüren tüm Hükümet Yetkililerini başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tebrik ediyor, teşekkürlerimi arz ediyorum.

Bu vesile ile bir teessüfümü sosyal medyada belirtiğim gibi burada da belirtiyorum.

"EYT EYT" dediler. Nihayet erken emekliliği sağladılar. Bu karar için biz "hayırlısı olsun" dedik. Sustuk. Ancak susmayanlar var. "Maaşınız alın, oy vermeyin" diyerek akıl vermeler. "4500 TL emeklilik maaşı" diyerek küçümsemeler. "EYT kararı muhalefetin başarısı" diyerek konuyu çarpıtmalar. Evet, maalesef bunlar birkaç gündür sosyal medyada bunları müşahede ediyoruz.

Bunları sosyal medyada görüp okudukça üzülüyorum. Ayıp ya. Gerçekten ayıp. Teşekkür etmeyi bilmeli insan.

Vesselam…

SON DAKİKA HABERLERİ

Ahmet Sandal Diğer Yazıları