Ecdadımızı bilmek değil anlamak mühim
Bilmek ayrıdır, öğrenmek ayrıdır, anlamak ayrıdır.Eğer anlamamış isek, bilmemiz ve öğrenmemiz çok da önemli değildir.En başta Sevgili Peygamber Efendimizi...
Bilmek ayrıdır, öğrenmek ayrıdır, anlamak ayrıdır.
Eğer anlamamış isek, bilmemiz ve öğrenmemiz çok da önemli değildir.
En başta Sevgili Peygamber Efendimizi (asm) anlamış olsak Bize bu yeter. Bu sözü söylerken O (asm) iki cihan serverine sonsuz salat ve selam gönderiyorum.
İslam’ı bilmek ve öğrenmek kadar anlamak da önemlidir. En önemlisi anlamak ve idrak etmektir.
Tarihteki Ecdadımızı bilmemiz ve öğrenmemiz elbette önemlidir. Ancak, bu kişilikleri anlamak daha mühimdir.
İşte şöyle bir tespitim var.
Hz. Fatih Sultan Mehmed Han’ı, Hz. Osman Gazi’yi, Hz. Yunus Emre’yi, Hz. Mevlana’yı, Hz. Nasreddin Hoca’yı, Hz. Mimar Sinan’ı, Hz. Yusuf Has Hacib’i, Hz. Yavuz Sultan Selim’i, Hz. Abdülhamid Han’ı ve Hz. Bediüzzaman Said Nursi’yi anlasaydık yeterdi.
Bu isimlerini zikrettiğim şahıslar kendi alanlarında birer dehalar ve o dehalar Bize her daim yol göstermektedir. Ve bu dehaların en büyük ortak özellikleri Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (asm) en iyi anlayan kişilerdir.
Bu hususiyetin yanında, en önemli özellikleri ve hepsinin de en belirgin karakterleri, “yaşadıkları çağı net okumak ve gerçekleri net görmek.”
Ben gariban bir Yazar olarak, “çağın gereklerini dikkate alarak çaba gösteren ve kendisinden sonrakilere de bu hususta örnek olan her Devlet Adamına, her İlim Adamına, her Tefekkür İnsanına, her Şair ve Yazar’a hayranım.”
Bu hususta Bizim Tarihimizde onlarca örnekler vardır. Ben örneklerden onunu sizlere bir kez daha hatırlatmak ve bu örnek 10 şahsiyeti rahmet, minnet ve dua ile anmak istiyorum.
Hz. Fatih Sultan Mehmed Han, ilmi, askeri ve siyasi zekâsıyla adından sonsuza dek söz ettirecek bir dehadır. Çağ açıp çağ kapamak herkese nasip olur mu? Bizans’ın sonunu getirerek yeni bir çağın başlaması Hz. Fatih Sultan Mehmed Han’a nasip olmuştur.
Hz. Fatih Sultan Mehmed Han’, “ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni” sözüyle, kararlı ve kendinden emin bir tavrın temsilcisidir.
Hz. Osman Gazi, bir Devlet kurucusudur. Devlet kurmak, kurduğu Devleti sağlam temellere dayandırmak herkese nasip olmaz. Bazıları Devlet kurar da, Devleti sağlam temellere oturmaz. Önemli olan hem Devlet kurmak ve hem de kurduğu Devleti sağlam temellere dayandırmaktır. İşte bunu Hz. Osman Gazi sağlamıştır.
Hz. Osman Gazi’nin Devleti hangi temeller üzerinde kurduğu Oğlu Orhan Gazi’ye ir’ad ettiği vasiyetinde saklıdır.
"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Farzlara) dikkat et, işte bu, Din ve Devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini, dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, Devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!”
Hz. Yunus Emre, sevginin, kardeşliğin ve aşkın sembol ismi. Şu söz ne güzeldir öyle: “İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, boş yere okumaktır.”
Okulların kapısına,“burası kendini bilmene vasıta olacak yerdir” yazılsa yeridir.
Hz. Mevlana, insanı ve çağını en iyi tahlil etmiş ve nefsinden başlayıp da insanı tanımış, çağını anlatmış bir Zat’tır.Hz. Mevlana,“dün dünde kaldı Cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım” diyor. Zaten bu yazımızın ana fikri de budur. Dündeki Değerlerimizi anlamak ve yeni şeyler söylemek gerekir.
Hz. Nasreddin Hoca, fıkralarına güler geçeriz de verdiği mesajlar üzerinde hiç düşünür müyüz? Bir fıkrasının sonunda söylediği şu sözün hakikatini bir düşünün: “Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da, öldüğüne neden inanmıyorsun?” İnsanın bencil ve menfaatçi bir mahluk olduğunu belirten en kısa ve en veciz söz.
Hz. Mimar Sinan, vefat ettiği 98 yaşına kadar dur durak dinlemeden eser bırakan büyük deha. Ve eserlerinin birçoğunu da 50 yaşından sonra meydana getirmiştir. Bizim Ülkemizde 50 yaşından sonraki dönemde insanlar daha çok “yazlık ev, deniz kenarında dinlenme, hayattan elini çekme, bu kadar çalışma yeter” denildiği gerçeğinin yanında Mimar Sinan’ın son nefesine kadar binlerce eser bırakmak için çalışmasını artık siz karşılaştırın.
Hz. Yusuf Has Hacib, Orta Asyalı Türk Alim, Kutadgu Bilig isimli kitabın yazarı. Kutadgu Bilig Devlet Yönetimi ve adaletin önemi hakkında yazılmış en büyük eser. Tarihten geleceğe ışık tutuyor.
Hz. Yavuz Sultan Selim,Halkının dirlik ve birliğine ve Devletin muhafazasına en büyük dikkati ve değeri veren Cihan Padişahı. “Milletimde ihtilâf-u tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hattâ bi-karar eyler beni, İttihadken savlet-i a'dâyıdef'açâremiz, ittihad etmezse millet, dağdar eyler beni.” Hz. Yavuz Sultan Selim Han Devletin ve Milletin birlik ve dirliğine o kadar hassasiyet gösteriyor ki, “eğer Milletim ve Devletim ayrılık içinde sorun ve sıkıntıda olursa, kabrimde rahat duramam” diyor.
Hz. Abdülhamid Han, Osmanlı Devleti’nin en zor devrinde siyasi ve diplomatik zekasıyla Devleti ayakta tutan bir dehadır. Osmanlı’da eğitim, bilim, sanat, ekonomi ve kültür yönünden binlerce hamle ve atılımı başlatmıştır. Böyle bir Kişinin iktidarda olmasından korkan ve Batı açısından tehlike gören Yabancı Güçler Hz. Abdülhamid Han’ı tahtından indirmişlerdir. Zaten O’ndan sonra da çok geçmeden Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Necip Fazıl'ın "Hz.Abdülhamid Han’ı anlamak her şeyi, anlamaktır" sözü sanırım Bize en net fikir verir.
Hz. Bediüzzaman Said Nursi, zor yıllarda çok mühim görev icra etmiş bir Alim Zat’tır. "Milletimizin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım”sözünü haykıran Üstadımızı anlayabiliyor muyuz? Başta gençlik olmak üzere Milletimizin fertlerinin imanî yönden tehdit ve tehlike altında olduğunu fark ederek binlerce eser meydana getirmiş ve imanlı bir nesil oluşturmak için çaba sarf etmiştir.
Evet bu yazımızda “bilmek, öğrenmek ve anlamak” kavramlarına ve farklarına dikkat çekerek, Değerlerimizi, Ecdadımızı anlamanın Bize düşen en büyük vazife olduğunu ifade ettim.
İnşallah anlaşılmışımdır.