Demokrasilerde erdemli yönetim mümkün mü?
Demokrasilerde erdemli yönetim mümkün mü? Bu nasıl soru bu böyle? diye serzenişte bulunacaklar çoktur. Çünkü, demokrasi dışı yönetimlerde erdemli yönetim...
Demokrasilerde erdemli yönetim mümkün mü? Bu nasıl soru bu böyle? diye serzenişte bulunacaklar çoktur. Çünkü, demokrasi dışı yönetimlerde erdemli yönetim mümkün değil diye bir düşünce zihnimize o kadar çok yerleştirilmiş ki, aksini dahi düşünemiyoruz. Demokrasiyi insanlar için, toplumlar için en ideal yönetim olarak gördüğümüz için, onu erdemli bir yönetim sanıyoruz. Böyle sandığımız için de demokrasi ile erdemli yönetimi sanki eşit gibi görüyoruz.
Bir de işin teorisi ve pratiği var. Teoride demokrasiler çok ideal bir yönetim tarzı olarak görülebilir. Seçimler, seçimlerden sonra en fazla oy alanların iktidara gelmesi, halkın kendi kendisini yönetmesi, bunlar kulağa hoş gelen kavram ve deyimlerdir. Bunlar teorik açıdan geçerlidir. Uygulamaya gelince iş değişir.
Uygulamada iş o kadar değişir ki, Batı’dan Doğu’ya, Kuzey’den Güney’e yüzlerce demokrasi uygulamaları ve farklılıkları vardır. Bu uygulamaların hangisi idealdir? Belki de Dünyada ideal demokrasi de yoktur. İdeale yaklaşan yönetimler elbette vardır.
Şimdi burada şu Ülke ideale yakındır, şu uzaktır gibi, tartışmaya açık sözler söylemeye gerek yok. Önemli olan demokrasilerde erdemli yönetim kurulması mümkün mü? Bunu sorgulamak gerekir.
Buna yönelik zihin jimnastiği yaptığımızda şu hususlar ya da sorular gündeme gelir.
Erdemli yönetim deniliğinde, yönetimin her kademesinde, “adalet, şeffaflık, doğruluk, tarafsızlık, hoşgörü, saygı, hesap verebilirlik, halka hizmet, tasarruf, kamu yararının kişisel yararlardan üstün tutulması” ve benzeri hususlar akla gelir.
Gelin bu hususları tek tek masaya yatıralım. İsterseniz sondan başlayalım.
1-Demokrasilerde kamu yararının kişisel yararlardan üstün tutulması mümkün mü? Demokrasinin iki asli unsuru seçimler ve siyasi partilerdir. Partiler seçim kazanmak için, kamu yararını mı esas alırlar, parti ya da partililerin menfaatini mi? Demokrasilerde işbaşına gelenler öncelikle kendi taraftarlarına hizmet etmek için çabalarlar. Bu da bir gerçektir.
2- Demokrasilerde tasarruf ya da kamu yatırımlarının ve harcamalarının ölçülü ve dengeli dağılımı mümkün mü? Seçimler yapılırken tasarruf edilmesi mümkün mü? Herkeste biliyor ki, seçim masraf demektir. Parası olmayanlar demokrasilerde seçime dahi katılıp kendisini ifade imkanı bulamaz. Parası olmayana kendisini ifade imkanı vermeyen bir sistem erdemli olabilir mi? Elbette olamaz.
3- Demokrasilerde halka hizmet tam ve muntazam sağlanabilir mi? Halka hizmet vermek için illa da demokrasi mi gereklidir? Demokrasilerde halka hizmet mi esas alınır, yoksa bir sonraki seçimler mi esas alınır? Asıl maksat seçimleri kazanmak mıdır, yoksa halka hizmet sunmak mıdır? Cevapları bellidir.
4- Demokrasilerde, ta en üstten itibaren en altta kadar tüm yöneticilerin hesap verebilirliği ne ölçüde geçerlidir? Sağlam hesap sorma mekanizmaları kurulmamışsa, bu ilke nasıl işleyecektir? Sağlam hesap sorma mekanizmalarını kim kuracaktır? Nasıl kuracaktır? Gerçekten zor bir soru.
5- Demokrasilerin iki asli seçilmiş gücü vardır. Birincisi iktidar, ikincisi muhalefettir. Bu iki gücün seçimlere yönelik çalışmalar içerisinde hoşgörü ve saygıdan uzaklaşmaları mümkün müdür? Elbette mümkündür. Bu şekildeki bir gerginlik, elbette halka da yansımakta ve hoşgörü ile saygıdan zaman zaman oldukça uzaklaşılmaktadır.
6- Tarafsızlık ve doğruluk noktasında da aynı soru ve sorunlar geçerlidir. Demokrasilerde tarafsızlık elbette zordur. Bir tarafta parti çıkarı, diğer tarafta umumun çıkarı. Tarafsız ve doğru olmak, bu ikilem içinde nasıl sağlanacak? Muamma üstüne muamma.
7- Şeffaflık, erdemli yönetimde önemli bir özelliktir. Demokrasilerde şeffaflığı ve adaleti nasıl sağlayacağız? Serbest ve özgür basın, geniş ve yaygın sivil toplum kuruluşları (STK’lar) varsa şeffaflık belki mümkündür. Ya basın ve yayın görevini yapmazsa, STK’lar da tarafgir davranırsa ne olacak? Kritik bir noktadır bu.
8- Adalet, bütün toplumlar için mülkün (yani Devletin) temelidir. Adalet olmazsa, tüm dengeler sarsılır. Adaletin olmadığı bir yerde, hiçbir şeyi tartışmaya dahi gerek yoktur. İster demokrasi, ister demokrasi dışı sistemlerde olsun, toplum adaletle ayakta durur ve adaletsizlikle yıkılır. Bunun demokrasiyle ya da demokrat dışılıkla alakası yoktur. Mutlak gerekli bir husustur adalet. Bu nedenle bu son noktayı ayrı ve özel olarak dikkatlerinize sunuyorum.
Şimdi, yazımızın sonunda demokrasilerde erdemli yönetim mümkün mü sorusunun cevabına geldi. “Zor ancak, imkansız değil!” Yukarıda anlattığım hususlar itibariyle demokrasilerde erdemli yönetimi kurmak zordur. Ancak, her şey insanda başlıyor, insanda bitiyor. Demokrasilerde, insanı manevi anlamda eğitmek ve iyi yetiştirmekle erdemli yönetim kurmak mümkündür. Mesele, iyi insan yetiştirmek ve erdemli yönetim kurmaksa, demokrasiye de gerek yoktur.
“İnsanı iyi yetiştirmenin en iyi yolu da bellidir. O da kutsal kitaplarda açıklanmıştır. Vesselam.”