Bir depremde yüreğimize gömdüklerimiz
Ne kadar da genişmiş ve ne kadar da derinmiş bu yüreğim, bir depremde nice nice kaybettiğimiz akrabayı, dostu, arkadaşı ve tanıdığı aldı da, dolmadı.Ne kadar...
Ne kadar da genişmiş ve ne kadar da derinmiş bu yüreğim, bir depremde nice nice kaybettiğimiz akrabayı, dostu, arkadaşı ve tanıdığı aldı da, dolmadı.
Ne kadar da kocaman ve büyükmüş bu kalbim nice sevdiğimi, nice saydığımı bir depremden sonra gömdüm de, daha dolmadı.
Ne kadar da uçsuz bucaksızmış bu gönlüm nice nice canları bir depremin akabinde içine aldı da, hâlâ dolmadı.
Evet, Kahramanmaraş Depreminde, akrabalarımızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve nice tanıdıklarımızı birdenbire, bir günde yitirdik ve hepsini kalbimize, yüreğimize ve gönlümüze sakladık.
Yüreklerimiz doldu, kalplerimiz doldu ve gönüllerimiz doldu ve taştı.
İçimiz, ruhumuz bir yumruk gibi sıkıldı, adeta patlayacak gibi gerildi.
Kimleri kaybetmedik ki! Kimleri gönlümüze, yüreğimize, kalbimize gömmedik ki!
Ah, ah, anlatmak!
Ah, ah, isimlerini saymak!
Ah, ah, onları burada yazmak!
O kadar zor ki, o kadar çetin ve o kadar hüzün verici ki, o zorluğa, o çetinliğe rağmen, bu yazıda depremde kaybettiğimiz, ruhumuza gömdüğümüz ve içimize yerleştirdiğimiz, kalbimizde kendilerine yer verdiğimiz depremde can verenleri ismen anmak istedim.
Resmi rakamlara göre 45 bin civarında olan depremde vefat eden her canımızı burada ismen anmak isterdim. Ancak bu mümkün değil.
Depremde yitirdiğimiz Kahramanmaraşlı bazı dostum, arkadaşım ve tanıdığımın isimlerini burada zikretmek istiyorum.
Sıtkı Güvenç: Kahramanmaraş eski milletvekili. Diş doktoru Gençlik yıllarından beri tanıdığım Ağabeyim. Güzel insan, örnek insan. Araştırıcı ve kendini her daim geliştiren özelliğini unutmayacağım bir kişilik.
Sıddık Şirikçi: Güler yüzlü, şefkatli bir eğitimci. Kahramanmaraş Milli Eğitim camiasının bir ferdi. Hanımı ile birlikte enkaz altında kaldı.
Hayati Görkem: Yüncü Ali ismiyle maruf bir tasavvuf ehli Abimizin Oğlu. Arkadaşımız rahmetli Harun'un kardeşi. Babası ve Ablası ile birlikte enkaz altında kaldı.
Ali Fuat Hacıbebekoğlu: Gelinimin Babası, Oğlumun kayınpederi. Dünürüm. Dünürden öte bir ağabey olarak saygı duyduğum ve sevdiğim insan. Ailesine bağlı, çocuklarına sevecen insan. Depremde birçok yakınını, Abisini, Abisinin eşini ve yeğenlerini de kaybetti.
Muzaffer Türk: Tapu Müdürlüğünde çalışırken Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesine naklen tayin oldu. Çalışkan ve sosyal ilişkilere önem veren bir kardeşimiz.
Hayrullah Keleş: İlk tanıştığımızda Ankara'da bir maden dosyası üzerinde çalışıyordu. Madencilik ve haritacılık konularına vakıftı. Mert, dobra dobra yaşayan, bir arkadaşımızdı. En son Kahramanmaraş Kitap Fuarı’nda kendisine kitaplarımı hediye etmiştim. Enkaz altında cenazesine ulaşılamadı.
Cevdet Alperen: Kahramanmaraş’ta Bir Tebessüm isimli dergiyi çıkartırken tanıştık. Edebiyat ortak noktamız idi. En son iki üç sene kadar önce Necip Fazıl Kolejinde görüşmüştük.
Oğuz Paköz: Kahramanmaraş’ta Alkış isimli bir edebiyat dergisinin yayınlanmasına öncülük etti. Dergi neredeyse 25 yıldır yayın hayatında.
Yaşar Alparslan: Kütüphane gibi bilgi dolu, engin gönüllü bir değerimiz. Kahramanmaraş'ın manevi büyüklerinin ve alimlerinin hayatlarını kitaplaştırmaya çalıştı. Babamın Amcası Alim Sandal Hoca gibi değerlerin hayatlarını araştırdı.
Ramazan Boşnak: Pazarcık'ta, Aksu Sporda, Kahramanmaraş'ta ve diğer İllerde bazı spor kulüplerinde kaleci olarak, antrenör olarak görev yaptı. Mert ve heyecanlı kişiliği vardı. En son olarak Kahramanmaraş'taki Pazarcıklılar Derneğinin Başkanıydı.
Osman Şahne: Büyüknacar Köyündendi. Memuriyetten sonra köyünde çiftçiliğe başlamıştı. Hayat doluydu. Çalışkandı.
Yaşar Döner: Emekli Öğretmendi. Değirmenci Seydi Emmi ve Pakize Teyzemin oğlu ve emanetidir. Akrabaydık.
Mehmet Muratdağ: Pazarcık Bozlar köyündendi. Doktordu. Bir ara köyüne yakın bir mıntıkada büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yaptı. Çiftçiliği severdi. Eşi ve kızıyla enkaz altında kaldı.
Fatih Nalbantbaşı: Kahramanmaraşlı duayen bir gazeteci. Kendisine ait haber sitelerinde, özellikle de Maraş Medya Merkezi isimli internet haber sitesinde 1O yıldır köşe yazarlığı yaptım. Kahramanmaraş’ta MADO'ya ait Yaşar Pastanesi'nde karşılaşır, daha çok orada sohbet ederdik.
Türkan Bal: Pazarcıklı, duayen ve saygın eğitimci. İşinin uzmanı, sevilen Hoca. En son WhatsApp üzerinden kurulan ve 2-3 yıldır devam eden Pazarcıklılar Kuran-ı Kerim hatim grubunda görüşüyorduk. Kuran-ı Kerim bu Dünya’da yaşayanlara, ahirete irtihal edenlere yoldaştır. Cümlemize yoldaş olsun Kuran-ı Kerim.
Rızvan Lafvermez: Pazarcık Büyüknacar Köyündendi. Kendi halinde yaşamış, dürüst, sevilen bir yapısı vardı. Emekliydi.
Şadan Bars Demiroğlu: Pazarcıklı Bars sülalesinin bir ferdi idi. Bundan birkaç yıl önce Eşi Vakkas Bey’i kaybetmişti. Oğlu Seydi Vakkas ile enkazda kaldı.
Yılmaz Ercan: Milli Görüş ve Necmeddin Erbakan hareketinin Kahramanmaraş’taki ilk temsilcilerindendir. Dişçi idi. Amcam Mahmut Sandaloğlu’nun meslektaşı ve iş ortağıydı. Yılmaz Amcamız, Eşi ile enkazda kaldı.
Buse ve Defne Alkan: İki çocuk ve gencecik yaşta kızımız. Ceyhun Alkan ve Sevim Alkan çiftinin kızları.
Ali Yüce: Kahramanmaraş İş Kur Kurumu Müdürü. Sevilen, çalışkan insan.
Sadettin Tolay: Kahramanmaraş ve Pazarcık'ta iz bırakmış, sakin ve sessiz saygıdeğer Hocamız. Emekli Öğretmendi.
Muhammed Karpuz: Fatmalı Köyünden Hamza Karpuz Ağabeyimizin evladı. Muhammed Kardeşimizin Eşi ve iki evladı da enkaz altında kaldı.
Fatih Yakar: Kahramanmaraş 12 Şubat Belediyesinde Kültür Dairesi Müdürü Serdar Yakar Kardeşimizin yeğenidir. Fatih Kardeşimizin Eşi ve 1 yaşındaki çocuğu da enkaz altında kaldı.
Metin Yaşar: Kahramanmaraş Pazarcık’ta Kırmıtlı diye bilinen geniş bir aileye mensuptur. İş insanı Zafer Yaşar'ın kardeşidir. Depremde Metin Yaşar Kardeşimiz, eşi ve üç çocuğu ile enkazda kaldı.
Vallahi, yürek dolusu nice nice insanımızı, nice canımızı Kahramanmaraş Depremi’nde kaybettik. Hangisinin ismini yazalım? Sayfalar yetmez ki! Ancak benim yakın tanıdığım birkaç isme burada yer verebildim. Bu isimleri burada yazmamın ve anmamın iki sebebi var. Deprem gerçeğini unutmayalım ve depremde kaybettiğimiz nice canlarımızı unutmayalım. Birer Fatiha ile analım.
Huzurlarınızdan ayrılmadan, kendisini Deprem sonrasında sosyal medya vasıtasıyla tanıdığım Muhammed Eymen, çocuk Hafızdan bahsetmek istiyorum. Depremde şehadete erdi.
Muhammed Eymen: Kur'an hafızı, beyaz sarıklı, yeşil takkeli bir çocuk hafızımız.
Yazımın en sonunda Depremde kaybettiğimiz tüm canlarımıza rahmet ve mağfiret diliyorum. Yaralılara şifa diliyorum.
Bu acının tarifi yok. Bu hüznün ağırlığı çok. Allah hepimize sabırlar versin. Nice değerimizi, nice insanımızı kaybettik. Ruhlarına üç İhlas, bir Fatiha. Eyvallah.