Anız yangınları/orman yangınları/can yangınları

Bayram izni dolayısıyla memleketim Pazarcık'tayım. İzin sırasında elbette insan doğayla, özlediği kır hayatıyla daha fazla iç içe oluyor.Geçen gün arabayla...

Bayram izni dolayısıyla memleketim Pazarcık'tayım. İzin sırasında elbette insan doğayla, özlediği kır hayatıyla daha fazla iç içe oluyor.

Geçen gün arabayla bir kır seyahatinde iken uzaktan bir orman yangınını gördüm ve vatandaşlık icabı ALO 177 ORMAN YANGINI İHBAR HATTINA yangın ihbarında bulundum.

O yangının resmini çekerek ve orman yangınlarına karşı "daha dikkatli olunmasını" teminen de orman yangınını sosyal medya hesabımdan paylaştım.

Memleketimdeki söz konusu o orman yangını ile ilgili bir sosyal medya paylaşımım üzerine Orman İdaresinden bir yetkili, "Pazarcık'ta son bir ayda 30'dan fazla orman yangını olduğunu ve bu yangınların anız yakmaktan kaynaklandığını" şahsıma bizzat belirtti.

Çevreciyim, doğa aşığıyım, dağları ve kırları herkes gibi ben de çok seviyorum.

Sevmemek mümkün mü kırları. Sevmemek mümkün ıssız ve gizem dolu dağları. Sevmemek mümkün mü yemyeşil tabiatı.

Bir insan kırları, dağları, ormanları ve oralardaki bitki ve hayvan varlığını sevmiyorsa "aklından zoru vardır."

Elhamdülillah, "aklımız başımızda" ve seviyoruz dağları, kırları ve ormanları.

Dağa doğrusu "yaratılmış herşeyi seviyoruz, Yaratan'dan (cc) ötürü, Yunus misali.

Sevmek yetmiyor. İnsan sevdiğini korumalıdır.

Ben sevdiğim çevreyi, ormanları, doğayı korumak için elimden geleni yapıyorum. Halkımızı bu hususta bilinçlendirmek için de çok çabalıyorum.

Anız yangınlarını da doğa için, ormanlar için doğadaki ve ormandaki canlılar için en büyük tehdit ve en ciddi mesele olarak görüyorum.

Özellikle buğday, arpa, nohut gibi hububat hasat döneminde yani Temmuz ve Ağustos aylarında, Ülkemiz genelinde olduğu gibi, memleketim Kahramanmaraş ve Pazarcık özelinde "anız yangınlarını müşahede etmekten" bütün hüzün duyuyorum.

Anız yangınlarının önlenmesine yönelik binlerce yazı yazdım ve hatta CİMER vasıtasıyla bu sorunu yetkililere bizzat ilettim.

Belki 30 yıldır ben iletiyorum, ben bu hususta yazıp çiziyorum. Bu sorun belki bir asırdır gündemdedir. Belki de bir asırdan daha fazla gündemdedir.

Ancak bu sorun, bu ciddi mesele hâlâ yoğun bir şekilde bizleri üzüyor ve orta yerde duruyor.

Yok, yok, yok, anız yangınları sorununa çözüm yok

Niye, niye, niye çözüm yok.

Bir gariban yazar olarak bu sorun hakkında yazdığım köşe yazılarının birkaç linkini burada dikkatlerinize sunayım ve hangi tarihte o yazıları yazdığımı da belirteyim.

1.Link:

http://m.havadismaras.com/yazarlar/ahmet-sandal/aniz-yanginlarinin-onlenmesi-ve-hayvanlarin-korunmasi/120/

Tarih:21 Mayıs 2014

Yazı başlığı: Anız Yangınlarının Önlenmesi ve Hayvanların Korunması

2.Link:

https://www.habermerkezi46.com/yazarlar/ahmet-sandal/aniz-yanginlarina-dur-diyen-yok-mu/349/

Tarih:18 Eylül 2015

Yazı başlığı: Anız Yangınlarına Dur Diyen Yok mu?

Anız yangınlarının önlenmesine ilişkin sırf 2014 ve 2015 yıllarında yazmadım. 2016 yılından bu güne kadar da birkaç yazım var.

3. Link:

https://www.anadolugazete.com.tr/zihniyet-degismeden-keyfiyet-degismez-3955yy.htm

Tarih:25 Eylül 2020

Yazı başlığı: Zihniyet değişmeden keyfiyet değişmez

Bu son yazımda oldukça sert ifadelerle yine konuya dikkat çektiğimi hatırlıyorum.

İşte o sert ifadeler:

"Türkiye'de anız yangınları niye bitmez? Çünkü tedbir aldığını sanan zavallı yetkililer, göstermelik işler yaparlar.

Bundan 15 sene önce yazmış olduğum resmi bir raporda anızı yanan çiftçinin, ister sorumlu olsun, isterse olmasın "bildirim" zorunluluğuna tabi tutulmasını teklif etmiştim. Zavallı yetkililer "çiftçilerimizi üzmeyelim" diye konunun üzerine gitmediler. Çiftçilerimiz üzülmesin, ama anız yangınında nice can yanıyor, bu canlara biz üzülmeye devam edelim.

Ey yetkililer biraz dikkat ve rikkat!"

Bu sert sözlerim geçen yıla aittir.

Yine ikaz ediyorum ve yine yazıyorum. Bu sözlerim de yeni sözler, 'anız yangınlarını önlemeye ilişkin yeni ikazlarım.

Şimdi soruyorum: "Tarım Bakanlığı anız yangınlarını önlemiyor mu, önlemek mi istemiyor?"

Anız yangınlarını önlemenin yolu "anızı yanan çiftçinin bunu 30 gün içinde bildirmesi zorunluluğundan" geçer. Bildirimde bulunmayacak çiftçilere en ağır cezaları uygulamak suretiyle ya da kusuru olsa da olmasa da "kusursuz sorumluluk" ilkesi uygulanmak suretiyle anızı yanmış çiftçileri ciddi bir şekilde sorgulamak gerekir.

Tarım Bakanlığı "anız yangınlarını seyretme!"

Sırf ormanlar değil, böcek, kaplumbağa, yılan, kertenkele gibi binlerce hayvan da yanıyor.

Hiç mi acımıyor, hiç mi merhamet etmiyorsunuz masum hayvanlara! Hiç mi acımıyorsunuz anız yangınlarından dolayı yanan ormanlara!

Lütfen biraz duyarlılık!

Not 1: Ben yazmaya ve ikaz etmeye devam edeceğim. Bu Dünya'da ancak sözlerim ve yazılarım ile ikaz etmeye gücüm yetiyor. Ancak ikazdan anlamayan ve anız yangınlarına seyirci olan her Yetkilinin, Ahirette iki yakasından tutacağım, inşallah.

Not 2: Sert ifadelerimin nedeni derdimdendir. Çünkü dert söyletir, dert inletir. Hiçbir kimseye, hiçbir Yetkiliye hiçbir kin ve garezim yoktur. Yalnızca derdim vardır, onun için inlerim, Yunus misali. Vesselam.

SON DAKİKA HABERLERİ

Ahmet Sandal Diğer Yazıları