Adaletli bir kamu yönetimini vatandaşlarımız istiyor mu?
Adaletli bir kamu yönetimini vatandaşlarımız istiyor mu? Bu soru burada böyle dursun. Biz adaletli kamu yönetimi tanımlayıp bu konu hakkında açıklamalarda...
Adaletli bir kamu yönetimini vatandaşlarımız istiyor mu? Bu soru burada böyle dursun. Biz adaletli kamu yönetimi tanımlayıp bu konu hakkında açıklamalarda bulunalım.
Adaletli kamu yönetimi demek, ehil ve liyakatli idarecilerin görev yaptığı bir idaredir. Böyle bir idarede bürokrasi ve formalite sıfır düzeyindedir. Böyle bir idarede vatandaşın kamudaki iş ve işlemlerinde beklenmeksizin ve zorlaştırmaksızın hareket edilir. İşte bunun ilk şartı da “Kamu Yönetiminde Hizmetlerin İyileştirilmesi ve Süreçlerin Sadeleştirilmesidir.”
Kamu’da hizmetler iyileştirilir ve süreçler de sadeleştirilirse bundan vatandaş yarar görür. Bu adaletli bir kamu yönetiminin gereğidir.
Kamu’da hizmetlerin iyileştirilmesinden ve süreçlerin sadeleştirilmesinden kim hoşnut olmaz? Elbette burnundan kıl aldırmayan ve vatandaşın çilesine aldırmayan, adalet umurlarında olmayan bürokratlar bundan hoşlanmaz. Bir de “iş takipçileri var.” Vatandaşın karmaşık bürokratik süreçlerde boğulmasından dolayı işleri takip eden aracılar var. İşte o aracılar Kamu’da hizmetlerin iyileştirilmesinden ve süreçlerin sadeleştirilmesinden kim hoşnut olmazlar.
Bazıları istemese de Kamu’da vatandaş odaklı adaletli yönetim ve işlemlerde sadelik ve “en az belge sistemi” büyük önem taşımaktadır. Vatandaş odaklı yönetimde hizmetlerin iyileştirilip süreçler sadeleştirilmekle iş bitmiyor. Kamu görevlileri vatandaşa karşı saygılı, güleryüzlü ve işleri kolaylaştırıcı olmalıdırlar. "Şu belgen eksik, şu bilgi noksan" diyerek mazeretçi bir bakış açısından sıyrılmalıdır tüm kamu görevlileri.
Tüm kamu görevlileri işlerin çabucak ve bahanesiz yerine getirilmesine odaklanılmalıdır. İşte biz buna Kamu yönetiminde "vatandaş odaklı adaletli bir yönetim" diyoruz. Bu şekildeki bir yönetim hayal mi, ütopya mı?
Gerçi şu hususu burada olumlu bir nokta olarak belirtmeliyim. Günümüzde bilgisayarların, internetin ve dijital hayatın yaygınlaştığı bir ahvalde, işlerin ve işlemlerin kolaylaştığı da bir gerçektir.
"Eskiye nazaran bazı konularda büyük gelişmeler ve büyük kolaylıklar sağlandı.” Mesela, vatandaşlar eskiden Devlet Dairelerine gittiklerinde "bugün git, yarın gel" mantığıyla devamlı olarak işleri sürüncemede bırakılarak eziyet görmüşlerdir. Hatta Cumhuriyet'in ilk yıllarında vatandaşlarımız, özellikle köylü yurttaşlarımız "çarıklı" diye tanımlanıp Devlet Dairelerinde, bazı Valiler, bazı Kaymakamlar tarafından hor görülmüşlerdir. Elhamdülillah o günler artık çok çok geride kalmıştır. Artık vatandaşlarımız hiç yorulmadan, Devlet Dairelerine gelmeden işini bilgisayar başında ve evinde "E Devlet" sistemi üzerinden halletmektedir. Bu aşama çok ileri ve çok güzel bir aşamadır.
Bunlar çok mühim bir ilerlemelerdir. Ancak yetmez. Daha da sağlanması gereken aşamalar var ve vatandaş odaklı yönetimde, daha katetmemiz gereken mesafeler var. Vatandaşa bakış çok mühimdir. Kamu görevlileri vatandaşı bir rakip gibi görmemelidir.
Ve her Devlet Memuru, her Kamu Görevlisi, "Sevgili Peygamber Efendimiz'in (asm) şu Hadis-i Şerifi'ni can-û gönülden dinleyip de hareket etmelidir: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin ve işlerde uygunluk gösterin!’
Vatandaşın Devlet Dairelerindeki iş ve işlemleri en kısa sürede yerine getirilmelidir. İş ve işlemler mümkünse bilgisayar üzerinden sağlanmalı ve vatandaştan kağıt ortamında hiçbir bilgi ve belge istenmemelidir. Bunun için de Devlet Daireleri ve tüm kamu kurum ve kuruluşları belgeleri ya tarayıcıda tarayıp da teslim almalı ya da mümkünse (buna bile gerek olmamalı ve belgeler vatandaştan istenmemeli) ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yazılım sistemlerinden bilgi ve belgeler, başvuru yapılan kurumun görevlileri tarafından çekilmelidir.
Ben bu hususta hem kendi Kurumumuzda hem de diğer Kurumlarda gerçekleştirdiğim eğitim ve seminerlerde büyük çaba göstererek anlatımlarda ve ikazlarda bulunuyorum.
Eğitim ve seminerlerimde, dijitalleşmenin önemini vurguluyor, yönetimde vatandaş odaklı bir bakışın sağlanması gerektiği hatırlatıyor ve etik değerlere dayalı bir anlayışının tabandan tavana yaygınlaştırılması için amirinden memuruna kadar her çalışanın adalet, doğruluk, kamu yararı, emanet bilinci gibi hususlarda hassasiyet içinde olmasına dikkat çekiyorum.
Bu husus gerçekleştirilirse ve "vatandaş odaklı adaletli bir yönetim" sağlanırsa şu üç nokta itibariyle büyük fayda sağlanır:
1- Kamu yönetiminde ekonomiklik sağlanır ki, yapılan işler kaliteli ve mümkün olan en az bedelle gerçekleştirilir. Böylece, Kamuya ait iş ve işlemlerle ilgili girdilerin en ekonomik şekilde sağlanması, insan, araç-gereç ve teknolojinin en ekonomik şekilde kullanılması, yönetim faaliyetlerinin makul ve mantıklı bir şekilde ve plan-program içerisinde gerçekleştirilmesi gibi hususlar yerine getirilir.
2- Kamu yönetiminde etkinlik sağlanır ki, Kamu yönetiminde belirlenen hedeflere zamanında ve belirlenen şekilde ulaşılır. Etkin bir Kamu Yönetimi, iş ve işlemlerin ne geç, ne de erken, tam zamanında yapılmasıdır.
3- Kamu yönetiminde etkililik sağlanır ki, Kamuya ait kullanılan kaynaklar ile elde edilen çıktılar arasında verimlilik oluşur. Kamu yönetiminde mevcut kaynaklarla azamî çıktılar elde edilmişse etkililik (verimlilik) söz konusudur. Ya da kamu yönetiminde en az kaynakla gerekli çıktılar elde edilmişse bu da etkililik (verimlilik) kapsamındadır.
Evet, yukarıda ekonomiklik, etkinlik ve etkililiği tanımladık.
B önemli hususların gerçekleştirilmesi ve vatandaşlarımızın vergisiyle sağlanan kamu hizmetlerinin en az maliyetle sağlanması yanında şu iki husus da "vatandaş odaklı adaletli yönetim" kapsamında önem taşır. Ekonomiklik, etkinlik ve etkililik içerisinde hareket eden bir kamu yönetimi aynı zamanda, etik bir kamu yönetimidir. Zaten etik bir kamu yönetimi "vatandaş odaklı adaletli bir yönetim” demektir.
Etik yönetim yanında empatik bir yönetim de gereklidir. Empatik yönetimi bir sonraki yazımızda açıklayacağız ve anlatacağız.
Vatandaş odaklı bir yönetim, adalet, etik değerler, şeffaflık ve kamu yararının üstün tutulmasına dayanan, ehliyet ve liyakate göre atamaların yapıldığı, insanların mutluluğu ve huzuruna çalışan bir yönetimdir. Böyle bir yönetimi kurmak çok da kolay değildir. Esasında hayal ve ütopya da değildir.
Bunu vatandaşın gerçekten istemesi ve bu hususta politikacıları zorlaması gerekir. Bunu vatandaş gerçekten istemezse ve bu hususta siyasetçilerden talepçi olmazsa, bu hususta ısrarcı olmazsa vatandaş odaklı bir yönetim sağlanamaz.
Şimdi yazımın başlığı üzerinde tekrar düşünme vakti: “Adaletli bir kamu yönetimi vatandaşlarımız gerçekten istiyor mu?” Ben sanmıyorum. Yol, su, köprü, fabrika, okul, cami, çeşme, şunu, bunu isteyen vatandaşlarımız adaletli, ehliyetli ve liyakatli idareciler konusunda çok da duyarlı değiller. Bir de şurası gerçektir ki, “vatandaşlarımız toplumdaki genel adaletsizlikten çok rahatsız değiller, adaletsizliğin kendilerine yapılmasından, yani özel adaletsizlikten rahatsızlar.” Bu sakat anlayışa sahip fertlerin çoğunlukta olduğu bir toplumda adaletli yönetim sağlanamaz ve o toplumda huzur da olmaz, güven de olmaz. En önemlisi böyle bir Topluma, “Allah da iyi nazarla bakmaz.”
Not: Bilmiyorum, “genel adaletsizlik, özel adaletsizlik” kavramlarını ilk defa ben mi kullandım?