Uzman Psikolog Arda: Oruç tutmayan bireylerde toplumsal baskı kaynaklı suçluluk duygusu olabilir

Uzman Psikolog Yeliz Arda, ramazan ayının anlayış ayı olduğunu belirterek, "Oruç tutmayan bireylerde suçluluk duygusu genellikle toplumsal beklenti ve baskıdan kaynaklanır. Bu durumla başa çıkabilmek için bireylerin kendi inançlarına ve sağlık durumlarına saygı duyulmalıdır" dedi.

Uzman Psikolog Arda: Oruç tutmayan bireylerde toplumsal baskı kaynaklı suçluluk duygusu olabilir

AREL Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik (PDR) Müdürü Uzman Psikolog Yeliz Arda, ramazan ayında oruç tutan ve tutmayan bireyler arasında karşılıklı empati ve anlayışın önemini Yeni Ankara'ya anlattı. Arda, şöyle konuştu:

"HOŞGÖRÜ AYI KABUL EDİLEN RAMAZAN AYINDA ANLAYIŞ DAHA DA ÖNEMLİ"

Oruç tutmayan bireylerde suçluluk duygusu oluşmaması için, oruç tutanların, diğer bireylere saygı göstermeleri gerekiyor. Oruç tutmayanlardaki suçluluk duygusu çoğunlukla toplumsal beklentiler ve baskıdan kaynaklanıyor. İnsanlar ramazan ayı ile birlikte sürekli birbirlerine 'Oruç tutuyor musun? tutmuyor musun? Neden? Bir rahatsızlığın mı var' gibi birçok soru soruyorlar. Bazı değerlerden, bazı inançlardan ya da, bazı durumlardan dolayı da insanlar oruç tutmayabiliyor. Bunun için bireylerin kendi içsel inançlarına ve sağlık durumlarına saygı duyulması gerekiyor. Oruç tutan ve tutmayan kişiler arasında empati ve anlayışın artmasına hepimizin büyük ihtiyaç var. Özellikle hoşgörü ayı kabul edilen ramazan döneminde bu daha önemli hale geliyor.

"İNANÇLAR BİREYSELDİR"

Oruç tutmayanların bu dönemde kendilerini yalnız, suçlu veya dışlanmış hissetmeleri bu nedenledir. Empati bir başkasının duygu ve düşüncelerini, yaşadığı deneyimleri, yaşadığı ortamı anlama yeteneğidir. O yüzden oruç tutmayan bireylerin durumunda bu kişilere karşı gösterilen empati ve anlayış onların yaşadığı suçluluk, yalnızlık ya da dışlanmışlık hislerini hafifletebilir. Oruç tutanların, tutmayanların seçimlerine mutlaka saygı göstermesi, onlara destek olması ve bu süreci anlamaya çalışması toplumsal uyumu, toplumsal hareket etmeyi ve bireysel rahatlığı mutlaka artıracaktır. Daha az gerginlik ve daha az sinir olacaktır. Bu ayda birbirimizi anlamak, dinlemek, anlayışla karşılamak hepimizin rahatlığını artırır. Özellikle ramazan gibi manevi açıdan yoğun geçen bir dönemde, topluluk içinde dayanışma ve birlik duygusu, bizleri birbirimize yaklaştırır. Böyle bir anlayış ortamı, toplumsal huzuru da beraberinde getirir. Unutulmamalıdır ki; İnançlar bireyseldir. Bunu kabul edip empati ile karşımızdaki kişiye yaklaşmalı, nedenleri sorgulamamalıyız.

"AİLE İÇİNDE ORUÇ TUTMAYAN BİREYE SUÇLULUK HİSSETTİRİLEBİLİR"

Kişisel sınırlar bireylerin inancına, yaşantısına ve sağlık durumuna göre değişir. Herkesin fiziksel ve ruhsal durumu çok farklıdır. Bazen de bu gerginlik ve öfke, aile değerleri ile bireysel değerlerin farklılık göstermesinden de kaynaklanabiliyor. Aile de oruç tutmak çok önemliyken bireysel kısmında buna anlam yüklememiş olabiliyor kişiler. Ailede oruç tutmayan bireye suçluluk hissettirilebilir. Bu süreçte kararlarını açıkça ifade etmek, bunlara karşılıklı saygı duyulmasını beklemek suçluluk duygusunu önemli ölçüde azaltabilir. Toplumsal baskıların ve yargıların azalmasına bireylerin kendi içsel barışlarını bulmalarına yardımcı olacaktır.

SON DAKİKA HABERLERİ