Babacan’dan 'normalleşme' eleştirisi
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Ülkemizi yöneten, hükümetin tepesindeki isim, muhalefet lideriyle selamlaşmayı, ‘yumuşama’ sayıyor. Muhalefet genel başkanıyla oturup memleket meselelerini konuşmasının adı da ‘normalleşme’ oluyor. Peki sonuç? Koca bir hiç. Sayın Erdoğan son grup konuşmasıyla 90 gün bile sürmeyen bu süreci de bitirmeye niyetli olduğunu açıkça ortaya koydu” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Kocaeli 2’nci Olağan İl Kongresi’ne katıldı. İzmit’te bir otelde gerçekleştirilen kongreye, Babacan’ın yanı sıra il yönetimi, ilçe başkanları ve partililer katıldı. Mevcut Başkan Zeynep Sudan'ın aday olmadığı genel kurulda tek aday Yunus Katı oldu.
Babacan kongrede yaptığı konuşmada “Bir süredir siyasi partiler arasında ‘yumuşama’, ‘normalleşme’ cümleleri kuruluyor. Ülkeyi senelerdir gerenler, insanları kutuplaştıranlar, sanki bunlar hiç olmamış gibi, sanki onlar yapmamış gibi ‘normalleşme’, ‘yumuşama’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir de ‘Türkiye’nin buna ihtiyacı var; gereken adımları atacağız’ dedi. Sonrasında ne oldu? Yumuşama dedikleri, ülkenin cumhurbaşkanının, muhalefet partisi genel başkanıyla kahve içmesinden ibaret kaldı. Oturdular, konuştular, dağıldılar. Normalleşme dedikleri, bu. Maalesef ülkemizdeki siyasetin hali bu. Bir tarafta iktidar partisi, öbür tarafta ana muhalefet partisi. Ana muhalefet partisinin de geçmişinde işine geldiği zaman bu ülkeyi nasıl gerdiğini gayet iyi hatırlıyoruz. Ülkemizi yöneten, hükümetin tepesindeki isim, muhalefet lideriyle selamlaşmayı, ‘yumuşama’ sayıyor. Muhalefet genel başkanıyla oturup memleket meselelerini konuşmasının adı da ‘normalleşme’ oluyor. Peki sonuç? Koca bir hiç. Sayın Erdoğan son grup konuşmasıyla 90 gün bile sürmeyen bu süreci de bitirmeye niyetli olduğunu açıkça ortaya koydu” dedi.
‘SİNAN ATEŞ DAVASINDA SİZİN VİCDANINIZ, İNSANLIĞINIZ YARGILANACAK’
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin yarın başlayacak olan yargılama hakkında da konuşan Babacan, “Ankara’nın orta yerinde işlenen karanlık bir cinayetin, Sinan Ateş cinayetinin ilk duruşması yarın görülecek. İktidar için de ülkemiz adalet ve yargının içinde bulunduğu durum için de Sinan Ateş davası gerçekten büyük bir sınav. Son dönemde çoğalan yargıdaki gruplaşmaların ve yargı içinde yaşanan bir krizlerin sınavı. Sinan Ateş davasında, iktidarın istemediği, onaylamadığı bir karar çıkacağına inanan var mı? Yok. Halbuki bu davadan çıkacak sonuç herkesi ilgilendiriyor. Ben şimdi, iktidarın ve küçük ortağının parti mensuplarına, milletvekillerine, bakanlara, kıymeti kendinden menkul danışmanlara seslenmek istiyorum; yarın başlayacak davada, sadece Sinan Ateş cinayetinin zanlıları yargılanmayacak; yarın başlayacak davada, henüz farkında olmasanız da sizin vicdanınız, sizin insanlığınız da yargılanacak. İktidara ve onlara yakın olanlara buradan bunu hatırlatmak istiyorum” dedi.
‘TÜRKİYE’DE BİR AYDA KAZANDIĞI İÇİN GELİYORLAR’
Ekonomiyi de eleştiren Babacan, “Dünyadaki en yüksek ikinci faiz bizim, şu an Merkez Bankası’nın uyguladığı faiz. Sen enflasyonu kendi elinle patlat sonra da millete bedelini ödet. Bir de diyorlar ki; ‘Türkiye’ye döviz geliyor, döviz rezervi artıyor.’ Birincisi açıkladıkları rakam brüt, merkez bankasının borcunu söylemiyorlar. Net rakam bunun çok çok altında ve asıl net döviz pozisyonu halen eksi. Bunu söylemiyorlar. Peki bu brüt rakam neden artıyor? Siz kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? O gelen döviz, ayda yüzde 5 faizi buradan alıp dışarıya götürmek için geliyor. Elinde doları olan, dünyada bir yılda kazanamadığı faizi, Türkiye’de bir ayda kazandığı için geliyorlar. Kısa vadeli geliyor, faizi alıyor, çıkıyor. Bakıyor ki tatlı para, Türkiye’de bir ayda yüzde 5 alıyor. Daha çok getiriyor. 100 milyon dolar getiriyor, bir ay sonra 105 milyon dolar alıp götürüyor. Şu anda kısa vadeli faizin yüksekliğinden istifade etmek için döviz geliyor. Rezervin artan kısmının maliyeti bu millete her ay yüzde 5. Bilin ki bu ara ne kadar çok döviz geliyorsa bu memleket o kadar çok yurt dışına faiz ödüyor. Hesap çok açık, basit. Hiç bilmesek diyeceğiz ki ‘Demek ki ancak böyle oluyor” dedi.