İşçi ölümlerindeki acı tablo korkutuyor | 2024 yılının ilk altı ayında yüzlerce işçi hayatını kaybetti

İSİG Meclisi yüzde 71’ini ulusal basından; yüzde 29’unu ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiği bilgilere dayanarak tespit ettiği kadarıyla 2024 yılının ilk altı ayında en az 878, her gün “en az” 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

HABER: ALİ DEİMRASLAN

İSİG Meclisi'nin 2024 yılının ilk yarısında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle:

Ocak ayında en az 161 işçi, Şubat ayında en az 149 işçi, Mart ayında en az 124 işçi, Nisan ayında en az 165 işçi, Mayıs ayında en az 142 işçi ve Haziran ayında en az 137 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti…

• İş cinayetleri her yılın ikinci yarısında “mevsimlik çalışmanın artmasıyla beraber” (havaların ısınmasıyla esas olarak tarım işkolundaki mobilizasyon ve üretim artışı) yükseliyor. Haziran ayında tarım işkolundaki ölümlerin tüm iş cinayetlerindeki oranı yüzde 30’a yaklaştı.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Yani ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor…

• Ücretli ölümlerinde istihdam biçimini tam olarak belirleyemiyoruz. Örneğin bir hastanede çalışırken ölen bir emekçinin kadrolu mu, sözleşmeli mi ya da taşeron mu olduğunu çoğu zaman tespit edemiyoruz. Diğer yandan ücretlilerin (işçi ve memur) ölümünün çok büyük bir çoğunluğunu işçilerin oluşturduğunu söylemeliyiz.

• SGK son yıllarda kendi nam ve hesabına çalışanların ölümlerini “iş kazası istatistikleri”ne eklese de iki elin parmaklarını geçmiyor. Oysa biz iş cinayetleri istatistiklerinde çiftçi ve esnafların çalışırken ölümlerini de düzenli olarak kayıt altına alıyoruz. Ancak son iki yıldır bu ölümlerde kısmi bir düşüş var, bunun nedenini “çiftçi ve esnafların da ücretliler ordusuna katılmasındaki artış” olarak değerlendiriyoruz.

• Çiftçilerin ölümlerini tarım işkoluna kaydederken kendi nam ve hesabına çalışanların büyük bir çoğunluğunu ise ticaret işkoluna kaydediyoruz.

• Yine kadın hareketinin bir talebi ve kazanımı olarak son iki yıldır, ev hanımı diye tabir ettiğimiz ücretsiz ev işçilerinin çalışırken ölümlerini (7 ölümle en görünür biçimi cam silerken düşme) genel işler işkolunda “kendi nam ve hesabına çalışanlar” olarak kayıt altına alıyoruz.

• “Kendi nam ve hesabına çalışanlar”ın içinde çiftçilerin oranının yüzde 75-80 civarında olduğunu ve yine ölen çiftçilerin büyük bir çoğunluğunun 50 yaş üstü olduğunu belirtmeliyiz.

• Genç işçi ölümlerinin yüzde 90’dan fazlasını ücretliler oluşturuyor. Bu durum geçmiş yıllara göre bugün gençlerin ücret dışında bir gelir (iş) sahibi olmadığını ve yaşamak için çalışmak (İSİG tabiriyle çalışmak için yaşamak) zorunda olduklarını gösteriyor.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 224 işçi; Tarım, Orman işkolunda 141 emekçi (51 işçi ve 90 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 103 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 63 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Metal işkolunda 45 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 41 emekçi; Madencilik işkolunda 40 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 24 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 18 işçi; Enerji işkolunda 16 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 15 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 13 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 12 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 24 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 36 işçi hayatını kaybetti…

• İş cinayetlerinin yoğunlaştığı (toplam yüzde 53 ve 468 işçi ölümü ile) üç işkolu bulunuyor. “Güvencesiz çalışma”nın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu bu işkollarında sendikal örgütlenme yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbekleniyor.

• İşçi ölümlerinde ilk sırada inşaat işkolu geliyor. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek gerekiyor. Yılbaşıyla birlikte 11 deprem şehrimizde inşa faaliyetleri hızlandı ve bölgede en az 49 inşaat işçisi hayatını kaybetti.

• Bu yıl dikkat çekilmesi gereken bir işkolu madencilik. İliç Anagold maden işçisi katliamının da yaşandığı bu dönemde ülke genelinde madenlerden iş cinayetleri haberleri geliyor.

• Türk inşaat şirketlerinin yurtdışında yaptıkları işlerde de can kayıpları sürüyor. Sadece bu inşaatlara çalışmak için giden 9 işçi arkadaşımızı kaybettik.

• Şoförlerin ölümü trafik kazası olarak görülüyor. Oysa yoğun aşırı-fazla-yoğun çalıştırma, araçların bakımının yetersizliği ve yol sorunları birçok şoförün (tır, kamyon, servis minibüsü, taksi vd.) ölümüne yol açıyor. Bu dönemde 98 şoför arkadaşımızı kaybettik.

MOTOKURYELERİN GÜVENECESİZ ÇALIŞTIRILMASI

• Pandemi ile birlikte kitleselleşen bir meslek olan moto kuryeler güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. İş yetiştirme baskısının bir sonucu da iş cinayetleri. Bu dönem en az 26 moto kurye arkadaşımızı kaybettik, onlarca arkadaşımız yaralandı.

• Gemi işçisi 16 arkadaşımızı kaybettik. Moto kuryeler gibi sendikal hareket ve ağların çalışmaları deniz işçilerinin hak mücadelesini ve ölümlerini de görünür kılıyor. Gemi işçilerinin ölümü deniz kazası değil iş cinayetidir.

• 31 Mart yerel yönetim seçimlerinin de yapıldığı bu dönemde belediyelerdeki iş cinayetleri gündem olmadı. Oysa en az 27 belediye (iştirak şirketleri ve belediyenin taşeron iş verdiği firmalarda) işçisi hayatını kaybetti.

İşkollarına göre yapılan bir tasnifin zorunlu olarak sektörel bir bakış açısıyla bütünlenmesi gerekiyor. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin sektörlere göre dağılımı şöyle:

303 sanayi sektörü işçisi, 227 inşaat sektörü işçisi, 207 hizmet sektörü işçisi ve 141 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.

• Sanayi işkollarındaki ölümler ilk sıralarda olmasa da (taşımacılık hariç) sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda, tersane, çimento, ağaç, sanayi taşımacılığı vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda “sektörel olarak en fazla ölüm sanayide” meydana geliyor.

• Benzer bir durum farklı işkollarına yayılan (konaklama, sağlık, ticaret/büro/eğitim, belediye/genel işler, basın, banka, iletişim, hizmet taşımacılığı) hizmet sektörü içinde geçerlidir.

• Sanayi ve hizmet sektöründe sendikasızlaştırmanın sonuçlarının ortaya çıktığı ve genç işçi ölümlerinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Ezilme, Göçük nedeniyle 175 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 169 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 133 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 111 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 65 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; İntihar nedeniyle 38 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 28 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti…

• Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması, zehirlenme vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut.

• Yollarda meydana gelen şoför ölümleri iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Oysa tır, kamyon, otobüs, servis minibüsü, taksi şoförleri, moto kuryeler uzun çalışma saatlerinde ve neredeyse dönüşümsüz çalışmaktalar. Diğer yandan araçların yeterli bakımı yapılmıyor ve eski araçlar kullanılıyor, yol aydınlatması veya düzenlemelerinde sorunlar var, iş yetiştirme baskısı cabası.

• İnşaatlarda yüksekten düşmeler tüm iş cinayetlerindeki yüksekten düşme nedenli ölümlerin yüzde 75’ini oluşturuyor.

• Özellikle Haziran ayında Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nedeniyle meydana gelen çiftçi, besici, çoban ve tarım işçisi ölümlerine dikkat çekmek gerekiyor.

• Aşırı-yoğun-fazla-sağlıksız çalışmaya, beslenme-barınma-yaşam koşullarına bağlı kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani işyeri ölümleri de (ilk yardımlarında yetersizliğini vurgulayalım) artarak sürüyor.

• Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmektedir. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri sonucu yapılan baskılar bu intiharların önemli bir nedeni.

• Geçtiğimiz yıl sıcakta çalışırken beyin kanaması ve kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden PTT, enerji, inşaat işçileri oldu. Bu yıl da Adana’da bir tarım işçisini kalp krizi geçirmesi sonucu kaybettik. 2024 yılında Mayıs ayı ile beraber aşırı sıcaklar başladı. Şu an sıcaklılar zirve noktasına ulaştı ve 40-50 derece sıcakta açık alanda çalışan işçiler var.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi hayatını kaybetti…

• Kadın işçiler tarım, eğitim, ticaret, metal, gemi, sağlık, konaklama, güvenlik ve genel işler işkollarında çalışıyorlardı.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

14 yaş ve altı 13 çocuk işçi,

15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi,

18-29 yaş arası 175 işçi,

30-49 yaş arası 361 işçi,

50-64 yaş arası 215 işçi,

65 yaş ve üstü 52 işçi,

Yaşını bilmediğimiz 42 işçi hayatını kaybetti…

• Bu dönemde 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Özellikle sanayide meydana gelen çocuk işçi ölümleri dikkat çekiyor. Çocuk işçi ölümlerinin yarısından fazlasının meydana geldiği sektörün tarım olduğunu düşününce (sadece Haziran ayında altı ölüm) bu yıl çocuk işçi ölümlerinde büyük bir artışın meydana geldiğini söylemeliyiz.

• MESEM’i son dönemde ön plana çıkaran çocuk işçiliğini mesleki eğitim adıyla pazarlayarak “bir gün okulda dört gün işyerinde” diyerek “öğrenci” adıyla kitleselleştirmesi, eğitim ile sanayiyi içiçe geçirmesi (her işkoluna dönük MESEM faaliyetleri ve OSB’lerin içine taşınan meslek liseleri) ve böylece çocukların devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılmasıdır. Bu durum (özellikle mevsimlik tarımda sıkça meydana gelen çocuk işçi ölümlerini) şehir içine taşımakta ve görünür kılmaktadır. MESEM’li çocuklar 81 şehirde 922 ilçededir, her ailenin bir üyesidir ya da tanıdığımız bir çocuktur.

• Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyindedir. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmaktadır.

2024 yılının ilk altı ayında en az 33 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakarsak:

19 işçi Suriyeli; 6 işçi Afganistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Rusyalı; 1’er işçi Cezayirli, Gürcistanlı, Iraklı, Sudanlı, Ukraynalı ve Türkmenistanlı…

• İş cinayetlerinde ölen göçmen/mülteci işçilerin geldikleri ülkelere baktığımızda yüzde 70’i Suriyeli ve Afganistanlı. Yani ölümlerin neredeyse dörtte üçü mülteci konumuna gelen işçilerden oluşması ‘savaşların milyonlarca insanı yerinden yurdundan etmesi yanında işçileştirdiği’ni de gösteriyor.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 13’ü (yüzde 1,48) sendikalı işçi, 865’si ise (yüzde 98,52) sendikasız. Sendikalı işçilerin 3’ü metal, 3’ü sağlık, 2’si maden, 2’si enerji, 1’i kimya, 1’i tekstil, 1’i belediye işkolunda çalışıyordu…

• İş cinayetlerinde ölen işçilerin 13’ü sendikalı (Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 1-2’si sendikalıdır tespitiyle “sendikalı olmak iş cinayetlerini önler” diyebiliriz.

• Diğer yandan ölen başka sendikalı işçiler de olabilir. Ancak kâğıt üzerinde olan sendikal üyeliklerinin gerçek bir örgütlülük olmaması ve birçok sendikanın ölen üyelerini sahiplenmemesi sonucu net bir bilgi verme şansımız olmadığını da belirtelim. Bu durum özellikle kamu çalışanı/memur sendikaları açısından daha da tespit edemediğimiz bir husus…

2024 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 78 şehrinde ve yurtdışında on üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti gerçekleştiğini tespit ettik:

151 ölüm İstanbul’da; 50 ölüm İzmir’de; 32 ölüm Şanlıurfa’da; 31’er ölüm Gaziantep ve Konya’da; 28 ölüm Bursa’da; 27 ölüm Antalya’da; 22’şer ölüm Ankara ve Sakarya’da; 21’er işçi Kocaeli ve Muğla’da; 19 ölüm Aydın ve Manisa’da; 18’er ölüm Balıkesir ve Mersin’de; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Adana, Denizli ve Zonguldak’ta; 12’şer ölüm Hatay, Osmaniye ve Samsun’da; 11’er ölüm Adıyaman ve Erzincan’da; 10’ar ölüm Diyarbakır, Kayseri, Sinop ve Tekirdağ’da; 9’ar ölüm Sivas ve Trabzon’da; 8’er ölüm Aksaray, Çorum, Malatya ve Niğde’de; 7’er ölüm Elazığ, Mardin ve Ordu’da; 6’şar ölüm Afyon, Çanakkale, Isparta ve Karabük’te; 5’er ölüm Eskişehir, Kastamonu ve Kütahya’da; 4’er ölüm Bartın, Batman, Siirt, Tokat, Uşak ve Yalova’da; 3’er ölüm Artvin, Bolu, Burdur, Çankırı, Düzce, Erzurum, Giresun, Kilis, Şırnak ve Yozgat’ta; 2’şer ölüm Amasya, Bilecik, Edirne, Hakkari, Kars, Kırıkkale, Kırklareli, Muş, Nevşehir, Rize ve Tunceli’de; 1’er ölüm Ağrı, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Karaman ve Kırşehir’de; 19 ölüm Yurtdışı’nda (3 Abhazya, 3 Sırbistan, 2 Gana, 2 Irak, 1 Arnavutluk, 1 Azerbaycan, 1 Bulgaristan, 1 İspanya, 1 Karadağ, 1 Romanya, 1 Rusya, 1 Senegal, 1 Yunanistan) meydana geldi…

• En çok ölümün olduğu bölge İstanbul merkezli olmak üzere Çorlu-Gebze hattı. Gerek nüfus yoğunluğu gerek sanayi ve hizmet sektörünün merkezi olması ve güvencesiz çalıştırmanın bir sonucu bu.

• İzmir ise ölümlerde her ay ilk sıralarda. Sanayi, hizmet sektörü ve ek olarak Aliağa bölgesi ve yine tarımsal üretimin yoğunluğu göze çarpıyor.

• Bursa-Balıkesir havzası ise tarım, maden, sanayi ve lojistik ağlarının yoğun olduğu bir yer.

• Konya-Antalya civarı da tarım, sanayi, turizm ve bağlı inşaat ile lojistik ağlarının yoğunlaştığı bölgeler olarak öne çıkmaktadır.

• Bu yıl özel olarak dikkat çekmek istediğimiz bölge ise Şanlıurfa ve Gaziantep havzası. Emek yoğun üretime dayalı olması; tarım, inşaat, tekstil, metal sanayinin ağırlığı ve çocuk, kadın, göçmen gibi korunmasız emeğin ucuz işgücü olarak çalıştırılması sonucu ölümlerin yoğunlaştığı bir havza.

• Son olarak Şanlıurfa’dan başta çocuk ve kadın emeği olmak üzere tarım işgücü, Ordu-Samsun-Çorum ve Van-Ağrı hatlarında inşaat işgücü göçüne özellikle dikkat çekmek istiyoruz…

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber