Hamit Hayran, Ankara'da Ahilik kültüründen aldığı ilhamla dünya rekorlarına uzandı

Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde yaşayan 68 yaşındaki Hamit Hayran, Ahilik kültüründen aldığı ilhamla yumurta sanatında dünya çapında başarılar elde etti. Yaşadığı kaza sonrası yeniden hayata tutunan Hayran, başladığı yolculukta birçok ödül ve rekor kazandı, sanatını küresel düzeyde tanıttı. anadolugazete.com.tr olarak o hikâyeyi sizler için dinledik.

ÖZEL HABER: GAMZE ERDOĞAN

Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde 68 yıldır yaşayan Hamit Hayran, ata mesleği dediği zanaatkarlığı Ahilik kültürünün içinde öğrendi. Yarım asrı aşan yaşamına çok şey sığdıran Hayran, hikâyesini anadolugazete.com.tr okurları için anlattı.

Aslen Kırşehirli olan Hayran, babasının marangoz olduğunu ve o iş nedeniyle Gölbaşı'na geldiklerini söyledi. 67 yıldır Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde oturduklarını belirten Hamit Hayran, "Bir marangoz oğlu olarak asıl işim marangozluk, ağaç oymacılığı, hat sanatı, heykel tıraş ve resim. İlkokuldan beri bu sanatlarla uğraşıyorum; şu an bir atölyem var. Yıllarca bu yolculuk devam etti ta ki 1988 yılına kadar." dedi.

"BENİM İÇİN HAYAT YENİDEN BAŞLIYORDU"

Gazi Hastanesinde çalışırken yaşadığı kazaya ilişkin olarak hayatının dönüm noktası olduğunu anlatan Hayran, "O zamanlar Gazi Üniversitesi Beşevler’deki hastanede teknisyen olarak çalışıyordum. Orada çalışırken 34 bin 500 volt elektriğe çarpıldım. Benim için hayat yeniden başlıyordu." diye konuştu.

Geçirdiği kaza sonrasında yeniden hayata tutunmaya çalışan Marangoz Ustası Hamit Hayran, o günleri şu sözlerle anlattı:

“Evliydim, iki kızım vardı; biri kundakta, biri ise yeni yeni yürümeye başlamıştı. Sözleşmeli bir personeldim. Gelirim yoktu, evim kiraydı; dört yıl fitre ve zekâtlarla geçirdim. İki seçeneğim vardı: ya dilenecektim ya da oturduğum yerde bir şeyler yapıp hayatı kazanmam gerekiyordu. Ben üstatların elinde bir insan olarak, Kırşehirli ve Ahilik kültüründen gelmiş birinin art niyetli olmaması gerekirdi. Bu duygularla bir gün şöyle dedim: 'Yarabbi, benim ayaklarımı aldın ama elimi ve aklımı almadın.' diye çıktığım bu yumurta yolculuğunu bugün buralara kadar getireceğini tahmin etmiyordum.”

YUMURTA SANATINI DÜNYAYA TANITMAK İÇİN YOLA ÇIKTI

2013 yılında yumurta sanatını dünyaya tanıtmak için yola çıkan Hayran’ın ilk durağı Yeteneksizsiniz Türkiye oldu. Hayran, “Edeptendir, şımarmaya gerek yoktur” diyerek şunları kaydetti:

“Amacım o sahneyi şöhret amaçlı kullanmak değil, bu sanatı dünyaya duyurmaktı. Bugün bunu başardık, Türkiye ve dünyada bu sanatı duyurmuş olduk. 2016’da Afyonkarahisar’da bir yumurta müzesi açılacaktı ve ilk beni aradılar. Bu arada benim Dünya Yumurta Sanatı Derneğindeki üyeliğim kabul edilmişti. Dünya Yumurta Sanatı Ansiklopedisi'ne üçüncü sırada giren ilk Türk oldum. Orada o müze açılırken Osmanlı arşivi araştırıldı ve 1200'lü yıllarda Osmanlı'da da bu sanatın olduğunu öğrendik. Bu benim için çok güzeldi çünkü bu sanatı benden önce atalarımın da yapmış olduğunu bilmek, bu sanata daha çok bağlanmamı ve gönül vermemi sağladı. Şimdi ise bu sanatta bine yakın öğrenci kitlemiz var. Bu sanatı Kültür Bakanlığı’na kabul ettirip sanat belgesini alan ilk kişiyim ve şimdi öğrencilerim de almaya başlıyor. Halk eğitimde de bu sanatın önü açıldı. Ben bu sanatta ülkemizde öncü olabilirim fakat şu an öyle bir yere taşıdık ki, bu sanatın önü açılmış oldu.”

“KIRŞEHİRLİYİM, MÜSLÜMANIM VE AHİLİK KÜLTÜRÜNDEN GELDİM.”

"Sabrın sanatı" diye bahsettiği yumurta zanaatını öğrenirken yalnızca el becerisine değil, akıl ve vicdana da önem verdiğini söyleyen Hayran, “Müslüman olarak, Kırşehir ve Ahilik kültüründe yoğrulmuş biri olarak, her zaman ahiliğin şerefine yakışır hareket etmenin zanaatkarın ilk hedefidir” sözlerinden sonra bu zanaatın inceliklerini şu sözlerle anlattı:

Devam edecek...

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber