Ankara’da Hilal'in Işığı Harran’ın tarihsel zenginlikleri fotoğraflarla anlatıldı!
Ankara Kültür Sanat Platformu öncülüğünde düzenlenen "Hilalin Işığı Harran" etkinliği, Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşti. Harran’ın zengin tarihini ve kültürel mirasını fotoğraf sanatıyla buluşturan etkinlik, izleyicilerden büyük ilgi gördü.
Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi, "Hilalin Işığı Harran" adlı etkinliğe ev sahipliği yaptı. Harran’ın tarihsel ve kültürel dokusunu sanatla buluşturan etkinlik, sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
“HİLALİN IŞIĞI İLE ÜLKENİN NEFESİNİ YANSITIYORUZ”
Fotoğrafçı ve yazar Erol Bektaş, son projesi “Hilalin Işığı” ile bir kez daha dikkatleri üzerine çekti. Bektaş, proje kapsamında yaptığı açıklamada, yaşadığı çevrenin ve toplumun ona büyük bir ilham kaynağı olduğunu söyledi. Bektaş, “Bu ülkenin nefesini yaşatmaya çalışıyoruz. Hilalin Işığı adlı çalışmada uzun yıllardır yürüttüğümüz birçok fotoğraf projesinden sadece biridir.” dedi.
“FOTOĞRAFLARLA KÜLTÜRÜMÜZÜ YANSITMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Harran çalışmasına devam edeceğini bildiren Bektaş, “Bu çalışmayı fotoğraf projelerine dönüştürmeye odaklandık. Ankara ve İstanbul’daki bazı müzelerde çektiğimiz fotoğraflarla da bu çalışmayı destekledik. Bunlar, sadece birer fotoğraf değil, aynı zamanda kültürümüzün ve tarihimizin birer yansımasıdır. Bu nedenle onları desteklemeye ve geliştirmeye büyük gayret gösteriyoruz.” şeklinde konuştu.
Hilalin Işığı Harran etkinliği kapsamında düzenlenen panelin ilk oturumunda, Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, Harran’ın tarihsel ve kültürel önemine dair dikkat çekici bilgiler paylaştı.
“HARRAN, TARİHİ ZENGİNLİKLERİYLE BENZERSİZ BİR YERLEŞİM”
Harran adının kökenine değinen Prof. Dr. Önal, “Harran ismi, antik dönemde Yunan kaynaklarında farklı şekillerde geçse de günümüzde bu tarihi bölge aynı adla anılmaya devam ediyor. Harran, hem ticaret yolları üzerindeki stratejik konumu hem de tarihi zenginlikleriyle benzersiz bir yerleşimdir.” dedi.
Harran’ın mimari yapısına dikkat çeken Önal, bölgenin en büyük anıtsal camilerinden birine ve aynı zamanda en büyük kale-saray komplekslerinden birine ev sahipliği yaptığını söyledi. Önal, “Bu eşsiz yapılar, Harran’ın tarih boyunca ne denli önemli bir yerleşim olduğunu gözler önüne seriyor.” ifadelerini kullandı.
“MEZOPOTAMYA’DA HİLAL VE AY, DERİN BİR ANLAMA SAHİP”
Mezopotamya’da hilal ve ay sembolünün tarih boyunca büyük bir öneme sahip olduğunu bildiren Önal, “Ay ve yıldız Mezopotamya kültüründe çok güçlü bir yere sahiptir. Zigguratlar ve Ur kentindeki arkeolojik kalıntılar, bu sembollerin köklü tarihini ortaya koyuyor. Hilal figürü, Mezopotamya ile Anadolu kültürlerinin harmanlandığı Harran’da da büyük bir anlam taşıyor. Harran inanç merkezi olarak büyük bir işlev görmüştür. Bölgedeki mimari ve dini yapıların çeşitliliği bunu kanıtlar niteliktedir. Bugün bayrağımızda yer alan hilalin kökleri, binlerce yıl öncesine kadar uzanıyor. Bu miras, camilerimizin öncesine kadar dayanan bir sembolik anlam taşır.” Şeklinde konuştu.
Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Tekin, “Tarih Öncesinde Harran” adlı söyleşisini gerçekleştirdi.
“HARRAN’DAKİ NEOLİTİK YERLEŞİMLER, TARİHİN DERİNLİKLERİNE IŞIK TUTUYOR”
Harran bölgesinde daha fazla yerin keşfedilmeye devam edeceğini dile getiren Tekin, şu ifadelere yer verdi: “Neolitik yerleşimlerin ilk olarak sulak bölgelerde olabileceğini düşünüyorduk, ancak yüksek rakımlarda bu yerleşimlerin daha fazla olduğunu gördük. Bölgenin çevresinde küçük dere kenarlarında hayvanların avlanması için uygun alanlar sunuluyor. Bu alanlarda insanlar hayvanlarını avlayarak yaşamlarını sürdürdüğü yerlerdi. 10 bin yıl boyunca bu şekilde bir yaşam tarzı vardı. Harran, Dünyada eşi benzeri olmayan bir yerdir.”
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Ferruh Adalı, Mezopotamya'daki ekonomik ve toplumsal yapının, dönemin inanç sistemleriyle de sıkı bir ilişki içinde olduğunu ifade etti.
Özellikle Kuzey Mezopotamya'da iklim değişikliklerinin önemli bir rol oynadığını belirten Adalı, bu değişikliklerin ekonomik zorlanmalara ve siyasi yapının şekillenmesinde etkili olduğunu söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Doğu Akdeniz’deki iklim değişikliklerinin, özellikle tarım ve hayvancılık gibi temel geçim kaynakları üzerinde büyük etkileri olmuş, bu da bölgesel ekonomik krizlere yol açmıştır. Bunun yanı sıra, Asur İmparatorluğu o zamanda yeniden güç kazanıyor. Bunu yalnızca toprak genişlemesiyle değil, aynı zamanda bölgesel işbirlikleri ve ticaretin etkin şekilde yapılmasıyla mümkündür.”
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akın Akyol ise Orta Çağ seramikleri ve arkeolojik bakışını değerlendirdi.
“TÜBİTAK DESTEKLİ PROJELERLE HARRAN’IN SERAMİK ZENGİNLİKLERİ KEŞFEDİLİYOR”
Bölgedeki jeolojik analizlerin ve seramik buluntularının büyük önem taşıdığını vurgulayan Akyol, “Gordion kazısı ile jeolojik çalışmalarımızı birleştirerek karmaşık sismik seramikleri anlamak üzerine projeler geliştirdik. Bölgesel çalışmalarımıza hız verdik ve TÜBİTAK destekli projelerle yeni veriler elde ettik. Harran’daki kazılarda özellikle Selçuklu ve Fatimi dönemi ile ilişkilendirilen bazı sırları ortaya çıkıyor. Seramikler de hem farklı hamurlar kullanılıyor hem de sırlı ve sırsız olarak ayrılıyor. Bu seramiklerde bej tonlarında ve pembe-bej renklerinde hamurlar öne çıkıyor. Çalışmalar ilerledikçe, bu seramiklerin daha fazla detayına inilecektir." şeklinde konuştu.