Ankara’nın dereleri

Ankara karasal iklime sahip ama sanıldığının aksine birçok derenin, akarsuyun olduğu, bozkırın tam ortasında yer alan saklı bir cennet. Bu cennet, çarpık yapılaşma ile derelerin ya yok olmasına ya da yerin altına alınmasına sebep oldu. Peki Ankara’nın akarsuları nerede?

ARAŞTIRMA HABER: SAMET EKER

Ankara Çanağı’nda yapılan araştırma ile beraber Ankara; Kızılırmak, Konya ve Sakarya havzasının içinde yer alan ve kente doğru uzanan akarsu ve derelere ev sahipliği yapıyor. Değerli tatlı su kaynakları bulunan Ankara’nın yerin altındaki zenginlikleri her geçe gün yok oluyor…

ANKARA’NIN 3 BÜYÜK KAYNAĞI

Ankara temel yapısı itibari ile 3 büyük akarsu üzerine kurulu bir şehir olma özelliğinin yanında bu akarsuları besleyen küçük su kaynaklarını da barındırıyor. Kendine ait doğal akımları olan akarsulardan Çubuk Çayı kuzeydoğu yönüne, Hatip Çayı doğu-güneydoğu yönünde akar. Bu iki çaydan daha az akan ve isminden de anlaşılacağı gibi İncesu Deresi yılın büyük bir kısmı debisi azdır. Bu üç çayın birleşimi Sakarya Nehri’nin bir uzantısı olan Ankara Çayı’nı oluşturur. Sakarya Nehri ile buluşan Ankara Çayı Karadeniz’e dökülür. Bu konuda Ankara, Karadeniz Havzası içerisinde yer alır. Ankara sanılanın aksine kurak topraklara sahip değil, aslında verimli toprakları ve su kaynakları ile meşhur bir alandır. Tarihte de bu kadar ilgi görmesi bu yüzdendir. Tabi ki büyük akarsuları besleyen küçük dereler mevcut ve sayısı itibariyle bir hayli fazla olduğundan aşırı yağışlarda veya olağanüstü durumlarda doğa kendinden alınanı geri alıyor.

DOĞAYLA MÜCADELE EDİLMEMELİ

Bu konuda geçmişten günümüze ıslah edilmeye çalışılan derelerin ya üstü kapatıldı ya da yönü değiştirildi. Çarpık şehirleşme verimli toprakların ve dere yataklarının yok olmasına sebep olsa da olağandışı durumlarda doğa kendini hatırlatıyor. Durumun doğayla mücadele olmaması adına Ankara için yeni bir şehir planı hazırlanmalı ve Ankara’nın değerli su kaynaklarını iyi değerlendirip şehir yaşantısı içerisinde vatandaşların vakit geçirebileceği alanlara dönüştürülmesi gerekiyor. Çünkü şehir merkezinde yer alan yapılar doğadan uzak ve çevre ilçelere gidemeyen veya gitmek istemeyen vatandaşlar, buhranın ortasında kalmaya mahkûm ediliyor.

SİYASİLER BU KONUYU DEĞERLENDİRMELİ

Son yıllarda çok katlı yapılarla Ankara’nın şehir düzeni bozulmakta ve görünüm itibariyle de bir hayli kötüye gitmekte. Görüntü bozulduğu gibi doğal yapının tahribatı da bir hayli fazla oluyor. Beton yapılardan bir an önce kurtulmalı ve Ankara’nın nefes alabileceği doğal yaşam alanları oluşturulmalıdır. Üstü kapatılan akarsuların üstü açılmalı veya doğal alanın inşasında belli kısımları kullanılmalıdır. Bu konunun birçok örneğini Avrupa’da ya da başka ülkelerde görmek mümkün. Yerel seçimlerin yaklaştığı şu dönemde projeleri ile halkın karşısına çıkmak isteyen siyasilerin bu konuyu iyi değerlendirmesi gerekecek. Çünkü yerin altındaki hazinenin üstündekilere bir faydası olmuyor.

SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber