Ankara-Tahran hattında yükselen gerilim
Ankara ile Tahran arasındaki diplomatik kriz, karşılıklı sert açıklamalar ve bölgesel çıkar çatışmalarıyla derinleşiyor. Gerilim, ticaret ve enerji ilişkilerini de etkileyebilirken, uzmanlar krizin uzun vadeli sonuçlarına dikkat çekiyor.
Türkiye ve İran arasındaki diplomatik ilişkiler son yıllarda birçok zorluğa rağmen dengede tutulmaya çalışılsa da son gelişmeler bu hassas dengenin sarsıldığını gösteriyor. Ankara ile Tahran arasındaki diplomatik kriz, bölgesel politikalar, güvenlik kaygıları ve karşılıklı açıklamalar üzerinden derinleşiyor.
KRİZ NASIL BAŞLADI?
Ankara-Tahran hattındaki gerilim, özellikle Orta Doğu’daki jeopolitik gelişmeler ve iki ülkenin farklı bölgesel çıkarlar peşinde koşması nedeniyle zaman zaman yükseliyor. Son krizin fitilini ateşleyen olay ise İran’ın Türkiye’nin Orta Doğu’daki varlığına yönelik eleştirileri ve Türkiye’nin buna verdiği sert yanıtlar oldu. İran Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki operasyonlarına yönelik sert açıklamaları, Ankara tarafından tepkiyle karşılandı.
KARŞILIKLI AÇIKLAMALAR VE DİPLOMATİK TEPKİLER
Tahran, Türkiye’nin sınır ötesi askeri müdahalelerinin bölgesel istikrarsızlığa yol açtığını savunurken, Ankara ise İran’ı bölgedeki milis gruplar üzerinden istikrarsızlığı körüklemekle suçladı. Bu açıklamaların ardından iki ülkenin büyükelçileri karşılıklı olarak Dışişleri Bakanlıklarına çağrıldı. İran basınında Türkiye karşıtı yazıların artması ve Türkiye’de de İran’a yönelik eleştirel haberlerin yükselmesi, iki ülke arasındaki krizi daha da tırmandırdı.
EKONOMİK VE TİCARİ İLİŞKİLER
Türkiye ve İran arasındaki ekonomik ilişkiler, zaman zaman politik gerilimlerden etkilenmiş olsa da genellikle bu tür krizler, ticari bağları tamamen koparmadı. Ancak, mevcut diplomatik kriz, özellikle enerji ticareti ve sınır ticaretini sekteye uğratabilir. Türkiye, İran’dan önemli miktarda doğalgaz ithal ediyor ve olası bir gerilim enerji güvenliğini etkileyebilir. 2023 yılı itibarıyla iki ülke arasındaki ticaret hacmi 11 milyar dolar seviyesindeydi ve son krizin bu rakamı düşürmesi beklenebilir.
BÖLGESEL VE ULUSLARARASI YANSIMALAR
Ankara-Tahran krizinin bölgesel ve uluslararası etkileri de göz ardı edilemez. Türkiye’nin Azerbaycan ile yakın ilişkileri ve İran’ın Ermenistan’a yönelik politikaları da bu tansiyonu artıran unsurlar arasında. Ayrıca, İran’ın Rusya ve Çin ile olan ilişkileri, Türkiye’nin Batı ile yürüttüğü diplomasi ile zaman zaman çelişiyor. Bu kriz, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Körfez ülkeleri gibi diğer aktörleri de etkileme potansiyeline sahip.
Uzmanlara göre, bu gerilimin artması, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Orta Doğu politikaları açısından da önemli olabilir. Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Dr. Mehmet Yılmaz, "Türkiye ve İran arasındaki kriz, Batı’nın bölgedeki çıkarlarını da etkileyebilir. İki ülkenin ilişkileri bozulursa, bu durum enerji ve güvenlik politikalarında yeni gelişmelere yol açabilir" dedi.
GELECEK SENARYOLARI
Ankara ve Tahran arasındaki diplomasi krizinin nasıl sonuçlanacağı belirsizliğini koruyor. İki ülke daha önce de çeşitli krizler yaşasa da, ilişkiler hiçbir zaman tamamen kopma noktasına gelmedi. Ancak, mevcut gerilim, karşılıklı ekonomik ve siyasi adımlarla çözüme ulaştırılmazsa, bölgesel istikrarsızlığı daha da artırabilir. Diplomatik girişimlerin başarılı olup olmayacağı, önümüzdeki haftalarda atılacak adımlarla netleşecek.
Tahran Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Ali Rıza, "İki ülke de uzun vadede ortak çıkarlarını korumak isteyecektir. Ancak mevcut atmosfer, kısa vadede yeni diplomatik girişimleri zorlaştırıyor," ifadelerini kullandı.